Gözaltı Derken

12 Şubat 2013 Salı

Gözaltında olmak, bir çeşit hapisliktir. Herhangi bir mahkeme kararı olmadan süresiz hapislikler...
Herhangi bir nedenle ya da nedensiz tutuklamalar sık sık yaşanır. Kaç gün, kaç ay... Bir insanın yaşamından aylar, kiminde de yıllar geçer. Mahkemeyle yaşanan hapisliklerin kaç ay, kaç yıl olduğu belli değildir.
Ama seni bir kez gözaltına aldılar mı, bu iş nereye kadar bilemezsin. Seni tutuklayıp zindanlara atanlar da bilmez. Düşünmez bile; kaç ay, kaç yıl yatarsa yatsın der mi, bilmem. Ama çoğunlukla anlayış göremeyiz güçlülerden. Ben senden güçlüyüm, her şey benden yana, tüm iktidar benim elimde diyenlere karşı çıkmak kolay değildir. Hem de boşunadır; istediğin kadar yasalarla karşı çıkmaya çalış.
Yasalar hepimiz içindir. İşlediğin suçun niteliğine göre. Ama hiçbir suç işlemeden de yakana yapışırlar, o zaman bu Allah’a kalmış mı dersin. Ne dersen de, yakanı kurtaramazsın ellerinden.
Mahkemelerde yüzlerce, belki daha çok insanımız yargılanıyor. Kaç yıl oldu Ergenekon davaları açılalı. Yetmezmiş gibi başka konulardaki olayların da Ergenekon sürecine bağlanması. Böyle bir şey oldu mu bekle, yıllar yıllar geçsin zindanda...
Ben suçsuz suçluların durumuna değinmek istiyorum. Almışlar atmışlar içeriye; mahkeme sürüp gider mi, yoksa sonlanır mı?
Mustafa Balbay’ı, Mehmet Haberal gibilerini düşünüyorum. Biri deneyimli bir gazeteci, ötekisi ünlü bir bilim adamı. Daha başkaları da var. Adlarını saysam şaşırırsınız. Nice bilim, sanat, kültür, adamı yıllardır çile çekmekte ama bir türlü bu işkencelere son verilmemektedir.
Mustafa Balbay dört yılı aşan bir süredir,
‘içerde’. Üstelik de CHP İzmir milletvekili, Prof. Mehmet Haberal da Zonguldak milletvekili... Şaşırdınız mı, böyle bir şey demokrat ülkelerde nasıl olur diye? Seçimlere katılmış, halkın oylarıyla milletvekili seçilmiş, buna rağmen seçimle ya da seçimsiz iktidarı eline geçirenler tutmuşlar onları içeri atmışlar. Yıllar geçiyor, o kişiler bir türlü özgürlüklerine kavuşamıyor. Bu tür durumlar bilmem Avrupa ülkelerinde yaşanır mı, yaşanıyor mu, hatta hiç yaşandı mı? Ama bizde, maşallah akla gelmeyecek kadar çok örneği var.
Gözaltı deriz tutuklarız, içeri atarız. Sonra onu içerde unuturuz. Yıllar geçer içerdeki adam bağırsa da, çağırsa da, kitap üstüne kitaplar yazsa da boş..
İşte Haberal’ın, işte Balbay’ın,
Özkan’ın Hilmioğlu’nun ve daha nicelerinin durumları? İbretle acı gerçeklerimiz...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları