Geçmiş Geçmemiş!

14 Nisan 2013 Pazar

Birinci olmuşum!.. Karne dağıtılırken bir de baktım, sınıfı birincilikle bitirmişim. İlkokulun dördüncü sınıfından beşincisine geçmişim! Karnemi aldım, hemen eve koştum. Önce anneme gösterdim. Sonra babama... Ama babam yok, iki yıl önce bizi bırakıp gitmiş! Uzaklara mı? Hayır, daha beter yerlere, yokluğa!..
Annem aldı karneyi imzaladı. Beğendi. Güzel notlar var Fransızcaya, Türkçeye... Ama matematik düşük! En önemlisi o, ama ben hep gerisindeyim. Sevmedim sayıları. Birbirlerine çarpıp birtakım sonuçlar çıkarmayı! O sonuçlarla yaşamı güvenle sürdürmek ne demektir anlamadım! İyi not, kötü not seni ne ölçüde değiştirir? Bunu yaşamak gerek. Ben yaşamadım, yaşamak istemedim de ondan mı?
Hep benim isteğime bağlı mı olmalı yaşamın oyunları? Ne kendini beğenmişlik demeyin! İnsan bu, beğenmeyi duymazsa nasıl yaşamı devam etsin? Kendine güven okul karnesindeki notlardan mı gelir? Tanıdığım genç arkadaşlardan biri, kötü notlarla dolu olan karnesini yırtmıştı. Kaybettim demişti annesine. İnanmış mıydı annesi bilmem, ama hatır uğruna susmuştu...
Karnende güzel notlar olmadan da güzel işler yapabiliyorsun! Karnen bozukmuş, o seni ilgilendirir. Ama boş verirsen daha iyi edersin. Yaşantılara boş verilir mi? Sen verirsin, o vermez! O dediğin, senin ikinci kişiliğin... Ne varsa onda var. Mutluluğun, mutsuzluğun...
Şu mutluluk sözü boşuna mı? Eskiden bahtiyarlık derdik. Bahtiyar olmak insanın içine aydınlık getiren bir Arapça sözdü. Arapçadan kurtulduk, ama bahtiyarlık arayışından vazgeçmedik.
O eski karnemi saklamışım! Geçen gün eski evrak arasından çıkmaz mı? Beşinci sınıfı birincilikle bitirmem... Ama yalnız ben birinci değilim. Benden başka
Sedat da birinci! O yıl ikimiz de birincilikle ilkokulu bitirmişiz! Sedat sonra ne oldu diye merak ettim. Yıllar geçip gitmişti, yaşlanmıştım, elbet o da!.. Ama yıllardır Sedat’ı görmüyordum. Önce Almanya’ya okumaya gitmişti. Doktor mu oldu, mühendis mi? Ülkenin bir köşesinde görev yaptı. Sonra ne oldu bilmiyorum. Sedat bir çocukluk anısı olarak yıllarca içimde yaşadı. Sonra zamanın sisleri onu yok etti! Anılarda kalan kişiler tanınmaz olur! Hatırladıkça değişik bir kişi olarak görülürler.
Öyle çok arkadaş geldi geçti ki!.. Adlarını bile unuttum çoğunun. Yalnız resimlerde birlikteyiz. İlkokulun geniş bahçesinde bir arada! En önde Sedat, en arkada ben! Hep böyle çıkmış resimlerim. Benim boynum biraz eğri. Hep böyle çıkarım resimlerde! Sanki bir öksüz çocukmuşum gibi! Neden bilmem? Öksüzlüğümü, küçük yaşta duymuşum! Er geç öyle kalacağımı bilerek mi?

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları