Bir Yolculuğa Çıkmak

03 Mart 2013 Pazar

Bir yolculuğa mı çıksam?
“Odanın içinde yolculuk” mu yoksa istediğim?
Ne istediğini bilmek bir erdemdir.
Bugün ben ne istiyorum, neyi, niçin, neden?
Xavier de Montepin miydi o kitabı yazan? Oturmuş hesaplamış, bu odanın içinde kaç gün, kaç aydır yaşadığını... Ne vardır bir odanın içinde? Önce kitaplarla dolu bir kitaplık, duvarda resimler. Tarihten, geçmişten, gelecekten. İnsanoğlu her şeyden bir şey çıkarır. İşe yaramaz şeylerdir çoğu. Hepsini topla at kapıdan dışarı. En iyisi sokaktan geçen çöp arabasına...
Araba geçti gitti. Bir şeyimi içine atamadan. Atılır şey değil ki içimdeki! Kaleme almaya değer mi? Çöpçünün bile istemediği... Dalmış gitmiştim. Bir an uyandım. Pencereden baktım. Geniş bir yol. Burda yaşıyorum. Yaşamaksa bu. Bir bıkkınlık mı? Kişi durup dururken bıkar mı? Niye durup duruyorum olduğum yerde, diye düşünür. Kalkıp sokağa çıkmak ister, bir ucu burdan görülmeyen upuzun bir dehlizde yürümek ister, yeni şeyler görmek ister.
Yazarsan, yani elin kalem tutuyorsa. İşin kolay. Geç daktilonun başına, başla hemen. Neye başlayacaksın. Bir konun var mı?
Uzaktan bir müzik sesi geliyor. Alaturka bir şarkı,
“hüzünledim ben yine”. Hüzün sözcüğü eskidi, yenisini bulamadık. Karşı masada oturan orta yaşlı adama bakıyorum. Ne zaman gelmiş oturmuş. Bir şeyler çiziktiriyor gibi. Şiir mi? Yaşamakla ilgili sözler mi? Unutulmuş, ama saati geldiğinde canlanan anılar gibi. Koşsam sokak sokak, ama bu istek geç kaldı, nerde koşmak, yürü, yetmez mi! Hiç değilse şu sokaktan karşıya kadar. Bu yokuştan zor çıkardım. Bakkala gitmek, günün gazetelerini almak... İnsan dünyadan kopmamak için gazeteye sarılmalı derdi bir eski dost. Sarılacak bir şey bulamazsa! Ben de arayan kişilerdenim? Hep arayan ama değerli ya da değersiz bir şey bulamayan... Politikaya mı dalsam? En kolayı bu, at atabildiğince, eleştir, kötüle ya da öv gereksizcesine! Öyle zamanlar yaşamak kopuk umutlarla...
Bir yazı yazmak! O kadar kolay mı? Kendini anlatmaya kalkınca kolayın kolayı! Sende anlatacak bir şey varsa! Yenilgiler, bunca zaferlerle geçen yıllar kapıda nöbete durmuş. İçeri al konuşalım diyor. Vazgeç dostum, vazgeç. Görebildiğin yalnızca bir boşluktur.
Hepimizin içinde bir türlü dolmayan...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları