Bıkmadan Usanmadan... (07.04.2013)

07 Nisan 2013 Pazar

“Bıktım usandım bunaldım, diyorum
Anlamıyorlar
Ta burama geliyor
Yıl değil yüzyıl değil kaç bin yıla yakın
Hep şu beş anakaradan gelen
Dünyadan değil
Şu başıma gelene bakın”
Şair böyle yazmış.
Daha ne desin ki!
Hadi sen çok yaşlandın, anlamıyorsun olup bitenleri, ya da anlamak işine gelmiyor. Neyi anlayacaksın ki! Boş aldanışlar dizisi sürüp gittiği için! Yarının ne getireceğini bilmeksizin...
Bakın yüzlerce kişiye idam kararı verilecekmiş gibi! Öyle ya,
“müebbet ceza” nedir? Eskiden asarlardı, nerdeyse bir hiç için... Şimdi ondan aşağı kalmıyor suçlu sayılanların yaşadığı... Bu gidişle bir gün Beyazıt Meydanı’nda idam sehpalarını görecek miyiz?
Müebbet ne demektir!
Doksan yılda cumhuriyet yönetimi önemli sayıda aydın yetiştirdi. Güzel bir süreydi.
Atatürk vardı. İlkeleri canlı gibiydi. Derken, demokrasi gereği sayılarak bir gerileme başladı. Her şey tersine döndü. Dün yasak olan bugün yasal oldu! Tersine bir dönem yaşandı. Kemalist devrim karşıtları ne yaptı ne etti üstün çıktı. Bir türlü uygulanmayan ilerici atılımlara karşı çağdışı, ilkel kafaların egemenliği başladı.
O sürecin içindeyiz! Ne kadar sürecek, bilmiyoruz. Kişinin yaşamı boyunca güzel bir değişme olmayacak mı? Her şey bir devrimle başlar. Sen devrim denen eylemlere karşı çıkarsın, bilinçsiz toplulukları bir süre yanıltabilirsin. Ama bir devrimle gerçek hak ve hürriyetler er geç geri döner.
Bu da bir umut, diyeceksiniz? Umut olmasa nasıl yaşanır. Akıldır, bilimdir, doğruluktur, gerçek bir insan olmaktır. Bir ülkeyi her türlü bozgundan ancak o güzel insanlar kurtarır, kurtaracaktır.
Ancak susarak savaşımızı sürdürmeye kalkışıyoruz. Elbette ki hep yanılıyoruz.
Not: Yarın Silivri’de buluşmak üzere...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yağmurda Bir Gün 20 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları