Belirsizlik geleceğin markası

30 Nisan 2020 Perşembe

İtalyan şehirlerinin meydanları De Chirico tablolarını andırıyor.

De Chirico tablolarını bilmem bilir misiniz?

Genelde güneşli, gölgelerin uzadığı De Chirico yapıtlarında insan yoktur. Sadece binalar ve anıtlar göze çarpar.

Görselliğin öne çıkardığı bu ıssızlık, sessizliği çağrıştırır ve boşluğun bunalımını anlatır.

De Chirico’nun derdi “yüzyıl başı insanının” yeni çağ karşısında duyduğu yabancılaşmaya tercüman olmaktır.

Yüzyıl başı derken burada geçen yüzyılın başından bahsediyorum.

Giorgio De Chirico çığır açan bu tablolarını, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, taa 20. yüzyılın başında birer gerçeküstücülük/sürrealizmin örneği olarak yapmış. Kendisi zaten sürrealizm akımının bir numaralı öncülerinden sayılıyor.

Gelin görün ki bugünün İtalyası’ndan bakıldığında De Chirico bir soyut sürrealizm gurusu olarak değil, gerçekçiliğin baş temsilcisi gibi duruyor.

Sokaklar, meydanlar hâlâ De Chirico tabloları gibi boş ve ıssız.

Geçmişin bütün büyük kültür sanat mirası ve birikimi dimdik ayakta duruyor ama içinde bulunduğumuz zaman yok, boş ve askıya alınmış.

İki aydır bu büyük İtalyan ressamın tablolarında ısrarla tasvir ettiği bu derin kopukluğu ve yabancılaşmayı yaşıyoruz.

Zaman amaçsızca ellerimizin arasından kayıp gidiyor. Saatler, günler birbirine karışıyor...

Zaman da aslında bir başka sürrealizm dehası Dali’nin Belleğin Azmi/Eriyen Saatler tablosunda olduğu gibi, eğilip bükülüyor, ölçüsünü ve anlamını yitiriyor.

Gerçeği çarpıtıp soyutlamakla bilinen sürrealist sanatın bu sıra dışı temsilcileri meğer sürrealist değil, kâhinmiş. Yüzyıl öncesinden bugünü anlatmışlar. Veya biz sürrealist zamanlarda yaşıyoruz.

Almanya korkusu

Haftaya, işte bu “askıya alınmış gerçeklik” döneminden sözümona çıkacağız.

Takvim hazır. 4 Mayıs Pazartesi’den itibaren imalat sanayi, toptancılar açılacak, bireysel spora engel kalkacak; parklar, birkaç kişiyi geçmeyen gruplara serbest olacak; aile-akraba ziyaretleri keza mümkün olacak; toplu dini ayinler olmasa da... 15 kişiyi geçmeyen cenaze törenlerine izin verilecek.

Bunları, dükkânlar, sergiler ve müzelerin açılışını öngören 18 Mayıs’taki ikinci etap izleyecek. Her şey umulduğu gibi giderse 1 Haziran itibarıyla hayatın içinden mekânlar... Berberler, estetisyenler, restoran, bar, kahveler açılacak.

Yaza girerken yaşam sözde normalleşecek.

Plan, proje böyle.

Ama salgın depreşirse her an her şey altüst olacak ki en büyük korku da bu.

Krize karşı en dirençli, dayanıklı, donanımlı çıkan, en az hastanın yaşamını yitirdiği Almanya’da bile, açılımın ardından bulaşıcılık katsayısının hızla artması; 1’in altına inmişken, 1’e fırlaması, tereddütleri artırıyor.

Almanya, İtalya’dan bir hafta önce bu aşamalı açılım süreci içine girdi.

Almanya’nın erken hamlesi Avrupalı diğer partnerleri de hemen harekete geçirdi.

30 bine yakın insanın koronavirüse kurban verildiği İtalya’da, otoriteler bilimin uyarılarını bir yandan izlemeye çalışırken, bir yandan da Avrupa’daki diğer rakip ülkelerin ekonomik açılım takvimlerini kolluyor.

İsteksiz açılım

Pazar paylarını konu komşuya kaptırmamak endişesi, rakip-partnerlerin arkasında kalmamak baskısını beraberinde getiriyor. İş dünyasından da bu konuda büyük pres gelince, hükümet eli mahkûm “4 Mayıs açılımına” yeşil ışık yakıyor.

Günde ortalama 300 kişinin hâlâ koronavirüsten öldüğü İtalya’da oysaki doktorlar, virologlar ve salgın uzmanları bu siyasi kararı açık isteksizlikle karşılıyor. Dilleri döndüğünce açılımı erken bulduklarını, önümüzdeki dönemin her türlü belirsizliğe, bilinmeyene açık olduğunu söylüyorlar.

Almanya’dan gelen olumsuz sinyaller, bu çevrelerin duyduğu tedirginliği özel olarak artırıyor.

Belirsizlik önümüzdeki dönemin özetle markası olacak.

Sabah ola hayrola!”, “Allah kerim!”, “Kervan yolda düzülür” gibi kavramların olmadığı bir Batı ülkesi için belirsizlikten daha kaygı verici bir şey yok aslında. Pratik zekâsı gelişmiş İtalyanlar bile, Ortadoğu’da hayatın değişmez gerçeklerinden biri sayılan belirsizliğe alışık değiller.

İtalya’nın bir numaralı imtihanı bundan böyle bu, belirsizlikle baş etmek olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları