Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yol AyrımındaKırık Hayaller

04 Kasım 2011 Cuma
\n\n\n

Görülüyor ki, KCK davası, Kürt meselesinde, bugüne kadar birbirine destek veren muhafazakâr demokrat ve liberal demokrat aydınları bir yol ayrımına getirdi. Bu saptamayı, Fethullah Gülenin vekilharcı diye bilinen Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, 2 Kasım tarihli köşesinde yapıyordu. Liberal demokrat cenahtan Cengiz Çandar da bu saptamayı şöyle paylaşıyordu: Son KCK dalgası.. hükümete ve AKPye uzun süredir entelektüel meşruiyet sağlamış liberal-demokrat ve kimi sol çevreleri son derece rahatsız etti...

\n

Muhafazakâr-demokrat liberal kutsal ittifaktaki çatırtı, önce Gülercenin gazetesindeki kalemlerden duyuldu. Cumhuriyet ve Milliyetin eski yazarlarından Şahin Alpay, 2 Kasım tarihli köşesinde, AKPnin hakkını AKPye vermeyi ihmal etmiyor, ama hoşnutsuzluğunu da ortaya koyuyordu: “…Milli Görüş hareketi içinden sonunda Müslüman demokrat AKP çıktı. AKP, Kürt kimliğinin ifadesi üzerindeki sınırları kaldırdıkça, Kürt kimliğiyle siyasete katılım kanallarını genişlettikçe, Kürtlerin çoğunun oyu bu partiye yöneldi, Türkiyeye bağlılığı güçlendi. Eğer hükümet baskı ve şiddeti arttırarak o bir öldürüyorsa ben beş öldürürüm politikasıyla, yani eskiye dönerek, PKKyi bitiremezse, marjinalleştirebileceğini düşünüyorsa, fena halde yanılıyor.

\n

Yine Zamanda, Etyen Mahçupyan, devletin tutturduğu yolu şöyle eleştiriyordu: KCKlilerin tutuklanmasıyla KCKnin bitmeyeceği apaçık. PKK Silvanda bir hamlede intihar etmişti... Devlet de KCK operasyonlarının gizliliği sayesinde kendisini her gün zehirliyor...

\n

Bu zehirleme-zehirlenme, liberallerin ortak metaforu olmalıydı. Nitekim 1 Kasım tarihli Radikaldeki yazısında Ahmet İnsel yine zehirden söz edecekti:

\n

Başbakanı KCK operasyonuna ikna edenler veya emrivakiyle kucağına bu zehirli hediyeyi bırakanlar, PKKnin nesnel müttefiki olarak çalışıyorlar.

\n

İnselin zehir metaforuna, Cengiz Çandar da katıldığını belirtiyor ve şöyle diyordu 2 Kasım tarihli Radikalde: Evet; yapılan budur, yaptıkları budur. Ahmet İnselin dün yazdığı gibi. Ve evet, Başbakan KCK operasyonuna ikna edilmiştirveya bu onun kucağına emrivakiyle bırakılmış bir zehirli hediyedir.

\n

***

\n

Derin hayal kırıklığı yaşayanların başında belki de Hasan Cemali saymak gerekir. Daha 6 Ekimde barışa ilişkin umudunu koruyor ve şöyle diyordu:

\n

Kendi özel temsilcisini, bugünkü MİT Müsteşarı Hakan Fidanı Osloda PKK ile görüşme masasına gönderebilecek kadar siyasal risk almış olan Başbakan Erdoğanın barış konusunda hâlâ gerçekten samimi olduğuna inanmak istiyorum. Umudumu kesmiş değilim.”

\n

Gelin görün ki 2 Kasımın Hasan Cemali, büyük hayal kırıklığı içindeydi ve şöyle tepki veriyordu: Büşra Ersanlının, Deniz Zarakolunun, Ragıp Zarakolunun gözaltına alınmalarını kınıyorum. Ve KCK operasyonlarıyla davasının baştan beri demokrasiye, barışa engel oluşturduğunu düşünüyorum...

\n

Yeni Şafaktaki köşe yazısından Başbakana açık mektup gönderen Ali Bayramoğlu, bir başka paramparça liberaldi: Haziran ayında, ramazanın ardından büyük sivil tutuklamalarının geleceği, listelerin hazırlandığı, otoriter bir dalga eseceği iddia ediliyordu. O günlerde her vesileyle bunun gerçek olamayacağını, Tayyip Erdoğan ve AKPnin kendi varlığıyla iç içe geçmiş demokratikleşme ve reform politikalarından geri düşemeyeceğini söylemiştim. Yanılıyor muyum, Sayın Başbakan?

\n

12 Eylül 2010 referandumunun hemen ertesinde, (14/9/2010), T24te,Ben yetmez ama evet filan demedim. Böyle bir parantez açmaya gerek görmedim. 12 Eylül anayasasında küçük bile olsa birkaç çentik açılmasını önemli buldum, bunu kimin önerdiğine filan bakmadan, kestirmeden gittim ve evetdedim diye yazan bir başka eski Cumhuriyet yazarı Aydın Enginin, umduğu çentikler açılmış mıydı bilinmez, ama bugünkü ruh hali peki iyi görünmüyordu. Şöyle yazıyordu Engin Özel yetkili savcılar ve mahkemeler üstüne içimden geçenleri ve düşündüklerimi eksiksiz yazarsam ya Ragıp Zarakolu ile ya Ahmet Şık ile ya da Nedim Şener ile ranza komşuluğu yapıp volta atacağımı bilecek kadar deneyimliyim.

\n

Taha Akyol, Hürriyetteki köşesinde topa hiç girmezken Mehmet Altanın Stardaki serzenişi ölçülüydü:son KCK tutuklamaları da dahil, Kürt sorununu çözmek için şu iki soruya cevap vermek gerekiyor: ..demokratikleşmeye mi öncelik vereceğiz, güvenlik anlayışına mı?

\n

Demokratikleşmenin savsaklandığı, güvenlik vurgusunun eskiyi aratmadığı yeni bir dönem endişesi herkesi korkutmaya başladı...”

\n

***

\n

Sonunda Gülerce, Fethullah siyaseti adına, bu liberal demokrat yol arkadaşlarının tüm sızlanmalarına şu resti çekiyordu: “… liberal demokrat bazı aydınlar, KCK’nin bir siyasi yapı olduğunu savunuyorlar. Sadece siyaset yapan KCK’lilerin tutuklanmasına, fikir ve ifade hürriyeti açısından karşı çıkıyorlar. Fakat inandırıcı değiller. Çünkü karşımızda şiddeti ve ırkçılığı savunan bir yapı var. Şimdi temsilen Sayın Hasan Cemal’e soralım: KCK ne? PKK ne? İkisinin de başında önder Öcalan var. Dağdaki PKKlilerin lideri de, KCK Yürütme Konseyi Başkanı da Murat Karayılan... PKK, Çukurca’ya saldırır, 24 askerimiz şehit edilirken, Murat Karayılan, KCK’nin başı olarak hangi fikir ve ifade hürriyetinin savunucusudur?”

\n

Ne diyelim? Neoliberal tutuculardan demokrat yaratmaya çabalarken hayalleri paramparça olan AKP sevdalısı liberalleri nasıl teselli edelim? Üzülmesinler.

\n

Koleksiyonlarındaki kırık hayal parçalarından birbirine uyanları yapıştırıp yeni hayaller kurarak oyalanabilirler...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları