Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Rehine TÜSİAD,Rehine Medya... (2)

09 Haziran 2012 Cumartesi
\n

Büyük sermayenin AKP iktidarı ile rehinelik ilişkisi giderek bir Stockholm Sendromuna, celladına âşıklık durumuna dönerken bu hal, Rehine medyagerçeği ile paralel yaşanıyor. AKPnin, iktidar olduğu 2002 sonunda medyada hâkimiyet, pazarın yüzde 50sinden fazlasına sahip olan Doğan Medya Grubunundu. Başlangıçta, IMF ile AB ile uyum sergileyerek büyük burjuvaziyi ve merkez medyayı fetheden AKP iktidarı, ikinci iktidar döneminde yani 2007 sonrasında gerçek yüzünü yavaş yavaş sergilemeye başladı. Kısa sürede, koalisyon ortağı Fethullah cemaati ile birlikte kendi medyasını enine boyuna genişleten RTE, en önemli hamleyi Sabah-ATV ile yaptı. Müflis Dinç Bilginden TMSFye geçen ve Doğanın ele geçirme hamlelerine maruz kalan Sabah-ATVyi, satış ihalesine kimseyi sokmadan, kamu bankaları kredileri ile damadının yönettiği Çalık Grubuna tapuladı. Aynı AKP koalisyonu, kısa sürede FG cemaatinin de yeni alım ve yeni faal medya kuruluşları ile, sektörde niceliksel üstünlüğe yaklaştı. TRT ve Anadolu Ajansı zaten tepe tepe kullanılıyordu. Kamu medyasını yönetenlerde öylesine durumdan vazife çıkarma işgüzarlığı hâkimdi ki, AKPlilerin ayrıca bir tür parti komiseriatamalarına gerek bile kalmıyordu.

\n

Ama bu kadarı bile yetmiyordu AKP iktidarına. Henüz biat etmemiş merkez medyayı da hizaya getirmek gerekiyordu. Bu, o kadar da zor olmayacaktı. Çünkü merkez medya tanımına girenler, yıllar önce medya dışında finans, sanayi, enerji, madencilik, inşaat gibi alanlarda faaliyet gösterirlerken medyaya sonradan, onun ortaya çıkardığı dışsal ekonomiden yararlanmak üzere girmişlerdi. Medya gücü, onlara, iktidarları eğip bükme, şekillendirme, medya servisi karşılığı özelleştirmelerden, kamu ihalelerinden, inşaat, maden, enerji ruhsatlarından öncelik sağlamaya yarıyordu. Faaliyet gösterdikleri sektörler, iktidarla girift ilişkileri olan dallardı.

\n

AKP, özellikle ikinci iktidar döneminden itibaren, medya yatırımı olan sermayeyi kuşattı. Bu camdan yapıyı taşlama tehdidi, bina sahiplerini teslim almaya yeterdi ve öyle oldu.

\n

***

\n

İşe, Doğan ile başlandı ve vergi operasyonları ile Doğan hem medyada hem medya dışında -Petrol Ofisinden de kopartılarak- küçültüldü. Medya gücünü azaltması istenen Doğan, medya varlıkları arasından iki gazetesini ve bir TV kanalını elinden çıkartıp küçülerek düşük profili seçti ve hedef olmaktan kurtulmayı denedi. Bu kadarla kalmadı elbette; Doğana, bu makro operasyonların yanında bünyesindeki muzır yazarları tasfiyeye kadar varan mikro cerrahi müdahaleler de yapıldı. Mesela, Star TV, Doğuşa satılırken Uğur Dündar; Milliyet, Demirörene satılırken Nedim Şener ayıklandı da devir öyle gerçekleşti. Son ayıklamaCNN-Türkte mi oluyor, onu da anlarız. Ayşenur Arslanın Medya Mahallesi de erkenden tatile çıkarıldı...

\n

Star TVyi satın alan Doğuş, özellikle 12 Haziran 2011 seçimlerinin hemen ertesinde AKP iktidarı ile organiğe yakın ilişki içine girmişti. Şahenk, NTV kadrosunda yaptığı ayıklamalarla etkili bir haber kanalını kuşa çevirmekte hiç beis görmedi.

\n

Milliyet ve Vatan gazetelerini alan tüpgazcı, inşaatçı, Demirören, majestelerine anında bağlılığını bildirirken baba Erdoğan Demirören, yalısında yazarlarına, editörlerine verdiği davette, Beyefendiyi üzecek şeyler yazmamalarını belirterek kırmızı çizgileri de hatırlatmış oldu. Demirören ailesi bu yıl sadece medyada adlarından çokça söz ettirmekle kalmadılar; oğul Yıldırım Demirören, Beşiktaşı bir mali felakete sürüklemenin ardından kapağı T. Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğuna atarak da dikkatleri üzerine çekti. Beşiktaşa -şimdilik 1 yıl- Avrupa kupalarından uzaklaştırmaya patlayan bu mali fiyaskonun sorumlusunun TFF başkanı yapılması, herhalde muhteremin Tanrı vergisi yeteneklerine bağlanamaz. Bu koltuğun bir bedeli olmalıydı... Her şey karşılıklı; jest sırası Demirörendeydi. Geçen hafta, Demirören ailesi medya grubuna RTEnin eski basın danışmanı Akif Bekiyi transfer etti. Bu atamanın nereden yapıldığını ve neye dönük olduğunu izaha bilmem gerek var mı?

\n

Merkez medyada, ben işime bakarım diyen yok. Öyle bir özgürlük zaten yok. Habertürkün sahibi Turgay Cinerin durduk yerde RTEnin yakınlık duyduğu, stadına adını verdiği Kasımpaşa futbol takımının patronajını üstlenmesinin Beşiktaşlı Cinerin futbol aşkıyla mı ilgisi var? Herkes majesteleri ile iyi olmanın, ona jest sunmanın bir yolunu arıyor. Ne demeli? Arayan bulur...

\n

***

\n

Büyük burjuvaziyi, medya sahibi grupları rehin alan AKP, bu sayede, tutucu-neoliberal rejimin inşasının eksiklerini tamamlamada önemli mevziler de edinmiş durumda. Rehin alınmış TÜSİADdan ve ana akım medyadan hâlâ burjuva demokratik değerler için muhalefet umudu olanların, bakalım ayakları ne zaman yere basacak?..

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları