Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Krize İktidarDayanmıyor... Ya AKP?..

23 Kasım 2011 Çarşamba
\n

Küresel kriz Avrupada üst üste iktidar devirdi. Yunanistan, İtalya, derken İspanya Önceden Portekiz ve İrlandada yaşanmıştı iktidar değişiklikleri. Devamı gelir. Krizi yönetemeyenlerin iktidardan düşmeleri neredeyse bir kural. Türkiyenin kriz tarihine bir göz gezdirdiğimizde bunun örneklerini hemen hatırlarız. 1980 krizi ve 24 Ocak kararlarının icraatına nefesi yetmeyen Demireli, ABD güdümlü darbeci Evrenin generalleri götürdü. 1994 krizinin acı sonuçları 1995 seçim sandığına yansıdı ve Çillerin sonu oldu. Yirmiden fazla bankanın batması ve Hazinenin kucağına bırakılması ile sonuçlanan 2000-2001 krizinde de aynı şey oldu. DSP lideri Ecevit başbakanlığındaki koalisyonun diğer ortakları MHP ile ANAP, 2002 seçimlerinde baraj altında kaldılar, aradan AKP sıyrıldı. Hem de Ecevitin sağ kolu Dervişin IMF işbirliği ile uyguladığı acı reçetenin finans ve maliyede yarattığı dikensiz gül bahçesini miras alarak

\n

AKP iktidarı 2003-2007 döneminin uygun dünya koşullarının sefasını sürmenin yanında IMFnin neoliberal politikalarından hiç şaşmadı. Bu yönelimi, AKPye 2008-2009 krizini yönetmeimkânı da tanıdı. 2008’de yüzde 6.6 oranında cari açık vermiş olmasına ve bunun etkisiyle sıcak paranın kaçışını önleyememiş olmasına rağmen AKP, 2009 krizini, belli bir bocalamadan sonra yönetmeyi bildi. 2009da ekonomi yüzde 5e yakın küçüldü ve işsizlik yüzde 14e kadar çıktı ama bu durum 2009 sonrası değişti. Sıcak para geri geldi, büyüme çarkları yeniden döndü ve işçiler -yoksullaşmakla beraber- eski işlerine döndüler. Devamında, 2010 büyümesi yüzde 9a yaklaştı, 2011’inki yüzde 8e yaklaşacak gibi Peki nasıl oldu bu? AKP krizi nasıl yönetti ve yönetiyor?..Geçen hafta iki yazımda vurguladım: İşin sırrı bütçede

\n

2008’de kriz yaklaşırken bütçe açığı milli gelirinin yüzde 2si, kamu borç stoku da milli gelirin yüzde 42si dolayındaydı. Hükümetin cephanesi elverişliydi. Bu sayede, 2008 ve 2009 boyunca iç talebi genişleten, firmalara vergi, SGK prim kolaylığı gibi sağlanan önlemlerle kriz yumuşatıldı. Yangına bütçeden müdahaleler sonucu, 2009da bütçe açığı milli gelirin yüzde 6sına çıktı ama bu oran, sıcak paranın geri dönüşü ile gerçekleşen 2010 ve 2011 büyüme yıllarında, dolaylı vergilerin artışı ile, yeniden yüzde 1.5-2 basamağına çekildi.

\n

***

\n

Gelelim bugüneYüzde 10.5e çıkmış bir cari açık/milli gelir oranı, merkez ve yükselen ülkeler arasında da bir rekor!.. Bu doğru. Ama, bu boyutta dış kaynağa bağımlılığın artması, Türkiyenin bir kriz konjonktürüne savrulacağı anlamına gelmiyor. Çünkü, açık finanse ediliyor. 2012-2014 dönemine ait Orta Vadeli Program da ortalama yüzde 5lik büyüme için dış kaynak kullanmayı ve cari açığın yüzde 8lerden aşağı olmayacağını göze almış durumda. Peki neye güvenerek? Düşük bütçe açığı ve düşük kamu borç stokuna güvenerek. Dış yatırımcılar, sıcak para, bu göstergenin cazibesiyle ve tabii, sunduğu cazip faiz getirileriyle cari açığı finanse ediyorlar.

\n

Güçlü bütçe, AKP iktidarına, kurun seviyesini, faiz hadlerine müdahale, enflasyonla mücadele, hatta işsizliği törpüleme, kısaca tüm anomalilere ayar çekme konusunda kolaylık sağlıyor.

\n

Denk bütçenin sürdürülebilirliğinin topluma ağır yükler bindirerek mümkün olması ise bu bahiste, AKP için teferruat”... AKPnin kriziyönetmebecerisi, ağır vergi yüklerini toplumun alt-orta kesimlerine yıkmasıyla, özelleştirmeleri fütursuzca yapmasına ve devleti yatırımdan, istihdamdan, tarıma, yoksula destekten uzak tutmasıyla gerçekleşiyor. Buna başta CHPden olmak üzere etkili bir muhalefet gelmeyince, AKP, krizi keyfince yönetmeye devam ediyor

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları