Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Avrupa'yı Paylaşmak:Almanya, Çin'e Karşı...

14 Kasım 2011 Pazartesi
\n

Avro alanında Güney Avrupanın çatırdamasıyla başlayan süreç, AB diye bilinen Avrupa Birliğinin geleceğinin ciddi bir biçimde sorgulanmasına yol açtı. 17’si Avro kullanan, 10u ise kendi ulusal parasını kullanarak AB üyeliğini sürdüren 27 üyeli ABnin küresel krizle birlikte inşasını sürdürmesi, tek Avrupa hayalini gerçekleştirmesi mümkün mü? Bu soruya artık kimse kolay kolay olumlu yanıt veremiyor. Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz, İrlanda gibi Avro alanının zayıf halkalarında yaşananlar, Avro temelli bir ortaklığın sürebileceği ihtimalini çok zayıflattı.

\n

Yunanistanda Papandreuya, İtalyada Berlusconiye havlu attıran koşulların, sihirli bir değneğin dokunuşuyla işbaşına getirilen Lukas Papadimos, Mario Monti gibiDervişgil teknokratlarca düzeltilebilmesi pek kolay ve mümkün değil. Bir kere anlaşılmış bulunuyor ki mesele sadece bu ülkelerin devasa kamu açıklarının halli değil. Yunanistan ve İtalyada yakında yürürlüğe sokulacak antisosyal önlemlerin iç kamuoylarında nasıl bir tepkiyle karşılaşacağını, ne tür sosyal mücadelelere konu olacağını henüz bilmiyoruz. Bu ülkelerin halkları, sistemli bir muhalefet yürütemeyip tıpkı Türkiyenin 2001 krizinde yaşadığı kaderi yaşayabilir, faturayı sineye çekmeye zorlanabilirler, farklı gelişmeler de olabilir. Ama sorun, bu ülkelerin kamu maliyelerinin normalleştirilmesi değil sadece. Öncelikle bu ülkelerin yeniden büyüyebilen ekonomiler haline gelmeleri gerekiyor. Buna ise Avro ayak bağı. Avro, bu ülkelerin ihracatını zorlaştırdı. Avro, sadece Almanyaya yararken Avro alanı ülkelerin çoğunu Almanyanın uydusu durumuna getirdi.

\n

27 üyeli AB, dünya hasılasının yüzde 25ini üretirken Almanya, özellikle Avroya geçişle hızla büyüdü ve tek başına AB hasılasında yüzde 21 ve dünya hasılasında yüzde 5.2lik paya sahip hâkim güç durumuna geldi.

\n

Küresel krizi hızla aşan Almanya, Avrupanın cari fazla veren en büyük ekonomisi olarak, Avrupayı yeniden tasarlama gücüne sahip aktörlerin başında geliyor.

\n

Almanya, Avrupa kıtasını şekillendirmeye hazırlanırken bu süreçte ABD pek etkili değil. Küresel krizdeki kan kaybını durdurmaya çalışan egemen güç olarak refleksleri zayıflayan ABD, yaşlı aslanlara benziyor. ABD, 2007den bu yana uğradığı kan kaybı ile dünya hasılasında yüzde 23lük gelir payı ile yine büyük bir güç, ama istikrarlı bir büyüme ivmesi yakalayamadı ve kronik cari açığı, 470 milyar dolarla yine devasa boyutta. Başı bütçe açıkları ve yükselen işsizlikle hâlâ dertte. Baş emperyalist, eskisi gibi kükreyemiyor ve sürekli nüfuz kaybı içinde.

\n

***

\n

Avrupa, yeniden tasarlanacak, bu açık. Bu inisiyatifi Almanya elinden kaçırmak istemiyor, bu da açık. Avrupanın şekillenmesine etki edecek diğer güç, kısa adı BRIC olan, Brezilya, Rusya, Çin ve Hindistan bloku. BRICin 2010 sonunda 63 trilyon dolarlık dünya hasılasındaki payı yüzde 17.5i bulmuş durumda. Blokun en varlıklısı Çin, dünya hasılasında yüzde 9-10 dolayında paya sahip artık. Dünya nüfusunun yüzde 42sini oluşturan bu blokta Çin ve Hindistan, küresel kriz süresince büyüme rekorları kırdılar. Brezilya, Lula yönetiminde son 10 yılın en dikkat çeken gücü olurken Putin-Medyedev ikilisinin yönettiği Rusya, enerjideki hâkimiyetini en iyi kullanan dünya devlerinden biri oldu. BRIC, 278 milyar dolara ulaşan cari fazlası ile Japonya ile birlikte (167 milyar dolar) hem ABDnin, hem ABnin cari açıklarını finanse ediyor.

\n

Avrupa Kurtarma Fonu olarak bilinen EFSF, Avro alanındaki yangını söndürmek için kaynak kapasitesini arttırmak söz konusu olduğunda hemen başta Çin olmak üzere BRIC ülkelerinin kapısını çalıyor ve onlardan Avrupada istikrarı sağlamak için tahvil satın almalarını istiyor. Başta Çin olmak üzere BRIC üyeleri de bu talebe Amerikalıların pek sevdikleri bir sözle karşılık veriyorlar: Siz bizim sırtımızı kaşıyın, biz de sizinkini. Yani, Belli bir çıkarımız yoksa sizi kuyudan çıkarmak için neden ip uzatalım diyorlar. AB pazarındaki kotalarının genişletilmesini, ABye mal ve sermaye ihraçlarının önünün açılmasını istiyorlar. Eli güçlenen her emperyalin isteyeceği şeyler bunlar, şaşırtıcı değil. Dolayısıyla, bundan sonra Avrupa yeniden bir tasarımla şekillenecekse bunda BRICin de etkisi olacak; BRICin hem eli güçlü hem de Avrupa buna muhtaç durumda.

\n

BRICin Avrupa üzerinde etkisinin artması, Türkiye için iyi haber değil. Çünkü, kendisine Avrupanın Çini olmakşeklinde rol belirlemiş, Asyalılarla benzer ucuz emek yoğun ürünleri üretip aynı pazara ihraç etmeye çalışan Türkiye, şimdi tam da çöplüğü sandığı Avrupada Çin ve dostlarını daha fazla karşısında hissedecek ve bugüne kadar aday üye olarak korunduğu Avrupa pazarında şimdi Asyanın daha fazla rekabetiyle burun buruna gelecek demektir.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları