Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Antakya'dan Suriye'ye Bakmak...

21 Kasım 2011 Pazartesi
\n

Hafta sonu KESK Eğitim-Sen Antakya Şubesinin konuğu olarak Antakyadaydım. Küresel krizi ve Türkiyeye etkilerini bir panelde Doç. Dr. Cem Doğan ile birlikte konuştuk. Bu, Antakya 2007’den bu yana dördüncü ziyaretim oldu. Her defasında bu şehri biraz daha sevdiğimi fark ettim. Antakya, Ayla Kutludan dinlemenin tadı başkadır: Antakiye denilen, akşam alacasına saklı şehri, hayatına hiç dişi girmemiş yalnız bir subayın keşfettiği ilk dişi kimliğiyle ve tutkuyla bir anda sevdiğini hissetti Asinin yeline kanmıştı. Yel sırtını okşamış, içine dolmuş, onu sarhoş etmişti”... Ayla Kutlu, Antakya coğrafyası ve Asiyel ailesinin yaklaşık yüz yıllık yaşamını harmanladığıAsi Asi…” isimli romanında Antakyanın Osmanlıdan başlayıp Hatay Cumhuriyeti ile devam eden ve Türkiye Cumhuriyetine katılması sürecinde gelişen siyasi olayları bir aile öyküsü ile harmanlayarak sunar romanına, keyifle okursunuz Her ziyaretimde bu akşam alacasına saklı şehrin, bu nadide cevherin biraz daha farkına varıldığını, ona biraz daha özen gösterilmeye başlandığını görmekten mutlu oluyorum. Kentin tarihi mirasına biraz daha sahip çıkılıyor, binalar restore ediliyor. Kentin tarım ve ticaret zenginliğinin yanında emsalsiz bir turizm potansiyeli var. Keşke turizme biraz daha az paragöz yaklaşılsa ve sürdürülebilirlik ilkesi daha çok gözetilse

\n

***

\n

Geçen yıl yine bu mevsimde ziyaret ettiğim Antakyada bu yıl önceki yüksek tempo, enerji yoktu. Bunun nedeni de deprem ve savaş olasılıkları. Hatay da tıpkı Van gibi, Güneydoğu Anadolu Deprem Kuşağı üstünde. Bu kuşak, İskenderun Körfezinden Vanın doğusuna kadar bir yay çizerek uzanıyor ve Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Bitlis ve Vanı kapsıyor. Deprem kuşağı üzerinde yer alan Hatayda meydana gelebilecek bir depremin büyüklüğünün 7nin üzerinde olacağı bildiriliyor ve Vandaki depremi, bazı yorumcular Hatayda beklerlermiş meğer. Vanda olduğu gibi 7 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmesi halinde Hatayda 35-40 bin kişinin hayatını kaybetmesinin söz konusu olduğu belirtiliyor. Kentte 27 bin bina üzerinde yapılan incelemelerin ardından hazırlanan bir raporda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından afet zararlarının önlenmesi için 8 ilde yapılacak kentsel dönüşüm projesine Hatayın da eklenmesi gerektiğine işaret edilmiş.

\n

Hatayın temposunu düşüren bir gelişme de Suriye ile yaşanan gerilim. Geçen yıl hem Antakyada hem Gaziantepte Suriyeli grupları gördükçe önemli bir ekonomik, sosyal, kültürel alışverişin başladığını gözlemiş ve sevinmiştim. Suriyeden gruplar geliyor, Türkiyeden Halepe, Şama yolculuklar uzatılıyordu. Şimdi ise bunun boşluğu yaşanıyor. Antakyalılar, tedirgin ve savaş çığırtkanlıklarına karşı tepkili. Arap Alevisi kimliğinin baskın olduğu Antakyada, Esad yönetimine karşı oluşturulan muhalefet için dış desteklialgısı hâkim.

\n

***

\n

Antakyalının barış dileğine karşılık, içten içe düşünülen fakat telaffuz edilmeye çekinilen Suriyeye müdahaleifadesini, Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppenin Türkiyeye gelişinden hemen önce Müslüman Kardeşler dile getirdi. Müslüman Kardeşler müdahaleye tamamıyla karşı olmadıklarını, ancak bunu Türkiyenin üstlenmesi gerektiğini açıkladı. Bu çağrıdan Ankara rahatsız olduğunu henüz açıklamadı. Ancak böyle bir senaryo gündemde tutuluyor. Suriyeli muhaliflerin öncelikli olarak ve hemen olmasını istediği şey, sivillerin ve asker kaçaklarının her türlü bastırma eyleminden korunması için sınırın Suriye tarafına bir tampon bölge kurulması, hatta açıkça ifade edilmese de arzulanan, hava ve kara sahalarının kapatılması. Bu seçenek, Fransa Dışişleri Bakanlığı kaynaklı bir bilgiye göre, Parisin Libyada yaşadığı senaryoyu tekrar yaşamasını engelleyecek.

\n

AKP rejiminin Suriyeye karşı tutumunun ABD güdümlü olduğu çok açık. Bunu 16 Kasım tarihli New York Timestan okuyabilirsiniz. Şöyle yazıldı: “Arap Baharı Türk dış politikası için fırsatlar da sunuyor. Halk ayaklanmalarının başlamasından bu yana Obama yönetiminin Türk yetkililerle üst düzey temasları, Türkiyenin Ortadoğunun geleceğinde büyük menfaatleri olacağı anlayışını ve ABDnin hızla değişen Türk çıkarlarını daha geniş Doğu Akdeniz stratejisine dahil etmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Ortadoğudaki Amerika sonrası ortaya çıkan düzende, bölgedeki hızlı değişimin ışığında tutarlı ve incelikli siyasi bir yaklaşımı benimsemiş Türkiye, ABDnin etkili bir müttefiki olacak.Her şey açık ifade edilmemiş mi?

\n

***

\n

Şimdi mesele şu: Türkiye, sıcak bir çatışmayı göze alabilir mi? Zor. Bu denklemin içinde sadece ABD, Türkiye ve Suriye yok. Denklemin içinde İran, PKK var, Rusya ve hatta Çin var. Savaş serüvenine heves edenler, bir anda ateş çemberinin içinde bulabilirler kendilerini. İstikrarı dayandırdıkları bütün ekonomik dengeler, denk bütçeler vs. hızla alabora olup AKPyi, pirince giderken bulgurdan yoksun bırakabilir.

\n

Suriye gerilimini yükseltmenin silah tacirlerine yaradığı, yarayacağı da akıllarda tutulmalı. İran ile ilgili bilgilere ulaşılamıyor ama Ortadoğu ülkeleri böyle gerilimlerden de etkilenerek askeri harcamalarını hızlandırıyorlar.

\n

ABDnin güdümündeki S. Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri askeri harcamalarını hızla arttıran ülkeler. 73 milyonluk Türkiyenin askeri harcamalarına, 7 milyonluk İsrail aynı boyuta yakın harcama ile karşılık veriyor. Tırmandırılan gerilim, bölge ülkelerinin eğitime, sağlığa, kalkınmaya ayıracağı kaynakları, silaha, askere harcaması ile sonuçlanıyor. Bu da başta ABD kökenliler olmak üzere, emperyalist silah tekellerini mutlu ediyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları