Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sorun Yalnızlık Değil, Yanlışlık!

31 Ağustos 2013 Cumartesi

Suriye ve Mısır’da yaşanan gelişmeler, sadece bölgedeki rejim değişiklikleriyle ilgili değil. Batı’nın\nOrtadoğu’ya bakışında da bugün için çok net dile getirilmeyen farklılıkların olduğu dikkati çekiyor.

\n

1990’ların başından sonuna dek Ankara’daki diplomatlar, gazetecisinden akademisyenine kadar kiminle Türkiye ve bölge sorunlarına ilişkin sohbete tutuşsalar, konu mutlak şu soruda düğümlenirdi:
- Nasıl ki, Avrupa’da Hıristiyan demokrat diye bir kavram varsa Türkiye’de de Müslüman demokratlar şeklinde sunulabilecek bir siyasi hareket olamaz mı?
O dönem Refah Partisi yerel yönetimlerden genel seçimlere kadar her sandıkta varlığını ortaya koyuyordu. Batı da bu yükselişi kendi penceresinden yorumluyor,
“Türkiye ve Ortadoğu coğrafyası için ılımlı İslam benim de işime gelir” çıkarımları yapıyordu.

\n

***

\n

Mısır’daki bir yıllık deneyimin ardından Mursi yönetiminin devrilmesi, Batı’nın ortaya çıkan tabloya “bulanık” yaklaşması, uzun süredir devam ettirdiği klasik politikalarını da büyük ölçüde değiştirdiğini ya da bu yönde hazırlık yaptığını ortaya koyuyor.
Atlantik ötesinden berisine Batı şöyle bir değerlendirme içinde görünüyor:
“Biz ılımlı İslam derken hem ülke içinde uzlaşmacı hem de bize karşı uyumlu bir siyasi anlayış öngörmüştük... Yaşanan deneyim böyle seyretmiyor... Görünür gelecekte ılımlı İslamdan evrensel değerlerle örtüşen bir demokrasi çıkmaz...”
Koşullar çok farklı olmasına karşın, Suriye’ye bakışın özünde de yukarıdaki değerlendirme olduğu söylenebilir.
Suriye için gündemdeki konu, kimyasal silah kullanımı. Ancak ülke o hale geldi ki, bırakın kimyasal silahı, ülkede kim yasal, o bile belli değil.
Kimyasal silah kullanımıyla kim yasal rejim tartışması iç içe.
Böyle bir tabloda bile Batı, Suriye’ye müdahaleyi konuşurken öncelikli amacının ne olduğunu değil, ne olmadığını açıklıyor,
“rejim değişikliğini hedeflemiyoruz” diyor.
Bu açıklamayı kazıyınca altından şu çıkar:
“Evet, Esad rejiminin demokrasiyle bağdaşmaz, insan haklarına aykırı pek çok uygulaması var, ama muhalif grupların bu olumsuzlukları giderecek bir çizgisi olmadığı gibi, mevcut durumu aratır bir rejimi de hedefleyebilirler.”
Bu durumda Suriye’ye müdahale ne işe yarar?
Muhaliflere karşı biraz güçlenmiş olan Esad zayıflar, ama muhalifler de onu yenebilecek güçten uzak olur. Suriye’nin toplam gücü giderek erir...

\n

***

\n

İktidarın Mısır ve Suriye’de olanları doğrudan kendi işiymiş gibi gündemin ilk sırasına alması yeni kavramları da beraberinde getirdi.
Bunlardan biri şu:
Değerli yalnızlık.
Hem çevremizde hem de dünyada kimse Suriye ve Mısır’a AKP iktidarı gibi bakmayınca bunu da kıymetlendirmeyi düşündüler ve
“çok değerli” hale getirdiler!
Ne yazık ki bu tür politikaların değerini kendiniz biçemezsiniz. Daha doğrusu kimse biçemez. İzlediğiniz politikanın değerini elde ettiğiniz kazanımlar söyler.
İktidar yorumcularının bulduğu
“değerli yalnızlık” tanımında küçük bir harf hatası var. Mesele yalnızlık değil, yanlışlık.
Hem Batı’nın politikalarını eleştiriyorlar hem de Batı’nın bir an önce bölgeye müdahale etmesini istiyorlar.
Hem Batı’da kabul görmeyi çok önemsiyorlar,
“Hıristiyan demokratlar kulübüne bizi de alın” diyecek kadar samimileşiyorlar, hem de onları hakarete varan sözcüklerle eleştirip dışlıyorlar.
Başka yanlışlık saymaya gerek var mı?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları