Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Nutuk Bilinciyle 90. Yıla...

20 Ekim 2013 Pazar
Nutuk Bilinciyle
90. Yıla...

Nutuk, 15-20 Ekim 1927’de, 6 gün
boyunca CHP’nin 2. Kurultayı’nda
Atatürk tarafından okundu.
86. yılındayız.
Kitap olarak da yayımlanan şekliyle Nutuk
şöyle başlıyor:
“1919 yılı Mayısı’nın 19. günü Samsun’a
çıktım. Genel durum ve görünüm:
Atatürk bu başlangıç öncesi bir açış
konuşması yapıyor, ilk cümlesi şu oluyor:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin büyük
kongresini açıyorum...”
Devamında ilk kongrenin Sivas’ta
gerçekleştiğini vurgulayıp ikincisinin
yapılmakta olduğunun altını çiziyor.
Böylece tüm Anadolu’yu ve Rumeli’yi
kapsayan Sivas Kongresi’nin aynı zamanda
CHP’nin ilk kongresi olduğu Atatürk
tarafından tarihe de geçirilmiş oluyor.
***
Atatürk 36 saat 33 dakika süren bu
tarihsel metni hazırlamak için 1927 yılının
tüm yazını ayırdı.
30 Haziran-30 Eylül arasında İstanbul’a
çekildi ve üç ayını neredeyse aralıksız bu
çalışmaya verdi.
Nutuk bir yanıyla gazetecilik dersidir.
Atatürk, İstanbul hükümetini milli
mücadeleye katmak için harcadığı çabaları,
Ankara’da Meclis toplama kararına giden
süreci, kendisine omuz verirken omuz
atanları, öncesiyle sonrasıyla Lozan’ı
“belgeleriyle” birlikte anlatıyor.
Atatürk kendisinden sonra tarihi yeniden
yazmak isteyecek, günün koşullarına
ve siyasal hedeflerine göre çarpıtmaya
girişecek kişiler olacağını tahmin ettiği için
bu işi de kendisi yaptı.
Ortaya attığı her iddianın, yaşadığı her
kırılmanın belgesini de Nutuk sayfalarının
arasına yerleştiren Atatürk, sadece
Türkiye’nin ilk 9 yılını değil, geleceğini de
yazmış oluyordu. Zira konuşmasının son
bölümünde gençliğe hitabesini okumuştu.
***
Atatürk’ün “Benim en büyük eserim”
dediği Cumhuriyet’in 90. yıldönümü
yaklaşıyor.
Cumhuriyet’in sabır taşını çatlatacak bir
kararlılık, mucize denebilecek bir mücadele
ruhu ve bilinciyle kurulduğunu en iyi ortaya
koyan eser, Nutuk’tur.
90. yılda bu büyük esere nasıl bakacağız?
Cumhuriyet’in Bilim ve Teknoloji ekinin
ikinci sayfasında Atatürk’ün şu sözü künye
ile birlikte sürekli yer alır:
“Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet,
hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural
bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim
ve akıldır. Zaman süratle ilerliyor, milletlerin,
toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk
anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada,
asla değişmeyecek hükümler gerektiğini
iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr
etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak
istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım
ortadadır. Benden sonra beni benimsemek
isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve
bilimin rehberliğini kabul ederlerse, benim
manevi mirasçılarım olurlar.”
Sözün hemen altında kaynağı da şöyle
açıklanıyor:
Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in
sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı.
Nutuk’ta en çok adı geçenlerin
başında telgrafçılar gelir. Onlar, Kurtuluş
Savaşı’nın zaferle sonuçlanması için en
az cephedekiler kadar cesur davrandılar.
Hayatları pahasına görevlerini yaptılar.
Onları bir kez daha saygıyla analım ve
soralım:
Bugün, bu saygının gereği olarak telgrafçı
bulundurmamız gerekiyor mu?
Hayır...
Bu, akıl dışı olur.
Cumhuriyet’in 90. yılını coşkuyla kutlarken
Atatürk’ün altını çizdiği aklın ve bilimin
ışığında ne yapmamız gerektiğine de kafa
yormalıyız.
Aklın yolu, geçmişte başardıklarımızın
bilinciyle geleceği yakalamaktır. Tıpkı
Atatürk’ün yaptığı gibi bunu halkla birlikte
başaracağız.
90. yıl sadece coşkumuzu değil,
mücadele gücümüzü ve bilincimizi de
arttırmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları