Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kahvehaneye de Sansür!

10 Şubat 2014 Pazartesi

9 Aralık gecesi başlayan özgürlüğün ikinci ayı dolarken 59 günlük zaman diliminde 128. konuşmayı Nazilli Lisesi 1977 mezunlarının buluşmasında yaptım.
18 ili kapsayan bu 128 konuşmada toplumun seçim sürecine girdiği, sandık heyecanının usul usul beldelere hatta köylere kadar yayıldığı dikkati çekiyordu. Belde ve köylerdeki seçim heyecanının daha farklı bir nedeni var. Memleketin her şeyi ile oynayan AKP, “bütünşehir yasası” ile birlikte kasaba ve beldelerin düzenini de bozmuş. Buralardaki yerel yönetim yapısından mülkiyet hakkına kadar pek çok konuda belirsiz bir değişiklik var. Bunu ayrı bir yazı konusu yapacağız.
Yine büyük kentlerin yanı sıra köy ve kasabalarda yankı bulan bir başka durum 17 Aralık süreci... Her ne kadar Başbakan, akla gelen gelmeyen bütün yöntemleri deneyerek bu süreci örtmeye hatta yönünü değiştirmeye çalışsa da halkın gözünde “suç üstü” hali var.
Türkiye’de en güçlü gündem konusunun bir haftalık ömrü vardır ama 17 Aralık süreci, sıradan bir gündem değil 12 yılın özeti olduğu için seçimlerin kaderinde önemli rol oynayacak.

***

İzmir Nazilli seferi öncesinde 7 Şubat’ta Sevgili Muharrem İnce’nin davetiyle Yalova’ya giderken sabah çok erken yola çıktık. Yalova öncesi Karamürsel’e uğradık. Onun da öncesinde birkaç bin nüfuslu bir beldede rastgele bir kahvede sabah çayı içelim dedik. Kapıdan girdiğimizde içeride üç kişi vardı. Selam verip masaya oturduk. İlerleyen dakikalarda gelenlerin bir kısmı etrafımıza oturdu, bir kısmı az ileriden sohbetimizi izledi. Yeni demlenmiş sabah çayını içerken kahvehanenin hem sahipliğini hem garsonluğunu yapan orta yaştan arkadaş dönüp, “Çıktığın gibi konuşmaya devam ediyorsun” dedi, arkasını şöyle getirdi:
“Ama bizim kahvede sansür var. Geçen gün polisler geldi, uyardı. Sonun kötü olur dedi.”
Neden uyardıklarını sordum...
Kahvede akşam haberleri izlenirken Başbakan konuşmaya başlayınca kahve sakinleri duygularını yüksek sesle söylüyormuş. Bu durum polise kadar gitmiş. Polis, kahvedekilerin haberleri sessizce izlemesini istemiş. Kahvehane sahibi, tek tek insanlardan sorumlu olmadığını, etraftakileri rahatsız etmediği sürece kimseye bir şey demeyeceğini söyleyince, polis şu çözümü önermiş:
“O zaman sen de ya haberlerde televizyonunun sesini kıs ya da kapat...”

***

Kahvehane sahibinin öyküsünü dinledikten sonra masadaki sohbetin seyri de değişti. İktidar partisini tutan arkadaş masayı terk edip dışarı çıkarken 75 yaşındaki İsmail Abi, ona şöyle seslendi:
“Aklınızı başınıza toplayın. Sonunuz çok kötü olacak.”
62 yaşındaki AKP’den önce MHP’li, çok kısa süreli BBP’li, ama uzun süre de Erbakancı olan arkadaş da ona şöyle çıkıştı:
“Düne kadar CHP’ye laf ediyordun. Şimdi CHP ağzı ile konuşuyorsun.
İsmail Abi ise sesini biraz daha yükseltti, “Ben kimsenin ağzı ile konuşmuyorum. Doğruyu söylüyorum. Memleketi, devleti perişan ettiniz” diye devam etti. Daha sonra söylediklerini yazmamız şık olmaz.
Anadolu’nun küçük yerleşim yerlerindeki tablo da gösteriyor ki iktidar koalisyonu içinde çatlak değil, artık ayrılık var. Anadolu yeni bir sentez arıyor. Kimileri bu sentezin CHP’siz olması arayışında. Buna karşın CHP’nin de yerel adayları ile birlikte bir çekim merkezi olduğu görünür gerçek.
Öyle anlaşılıyor ki 30 Mart sadece yerel seçimlerin tarihi değil!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları