Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İstanbul Barosu'nun Mücadele İlanı!

18 Şubat 2013 Pazartesi

İstanbul Barosunun 10 yöneticisi hakkında açılan dava kapsamında gelişen olaylar, yargı gücünün kötüye kullanılmasından yargının

\n

siyasallaşmasına kadar, bir hukuk devletinde olmaması gereken ne varsa, tümünü içeriyor.

\n

Balyoz davasında avukatlar savunma haklarını kullanmadıkları için eleştiriliyordu, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve yönetim kurulu üyeleri bu hakkı kullandığı için yargılanıyor.
Kocasakal ve arkadaşları, Balyoz davasının 6 Nisan 2012 tarihli celsesinde söz alarak hukuksuzlukları eleştirdiler, olması gerekenleri sıraladılar. Konya Barosu da bunun
“yargı görevini etkilemeye teşebbüs” suçunu oluşturduğunu ihbar etti! Bu ihbarı değerlendiren savcılık hemen soruşturma başlattı, iddianame hazırlayıp dava açtı. Ardından AKP İstanbul Milletvekili Bülent Turan, daha dava başlamadan baro yönetiminin düştüğünü “açıkladı”!
Turan, zamanında Hukukçular Derneği yönetim kurulu üyeliği yapmış bir
“hukukçu”!
Oysa yasaya göre baro yönetimine seçilen kişilerin bu görevde iken haklarında dava açılabilmesi için Adalet Bakanlığı’ndan izin alınması gerekiyor. Dava daha başlamadan baro yönetiminin düşmesi de söz konusu değil.

\n

***

\n

Yukarıdaki yanlışların hangisini düzeltmek gerekir sorusuna uzun uzun yanıt aramak yerine, İstanbul Barosu’nun 10 Şubat tarihli tam sayfalık mücadele ilanını aynen aktaralım:
“İleri demokrasi yutturmacası altında, halkın hak arama özgürlüğüne vurulan darbelerin son aşaması olarak, İstanbul Barosu Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri hapis cezası ile tehdit ediliyor.
Toplumsal adaletin temsilcileri olan avukatlar üzerinden yürütülen itibarsızlaştırma kampanyalarından sonra, şimdi sıra barolara geldi. Bu ‘örgütlü’ güç susturulursa, avukatların da savunmasız kalmasının sağlanacağı ve böylece halkın adalet arayışının kırılabileceği umulmaktadır. Bu tuzağa düşmeyeceğiz.
Önce kuşatılan, ardından da teslim alınan yargının bağımsızlığı için verdiğimiz mücadeleyi yılmadan sürdüreceğiz.
Bedel ödememiz gerekiyorsa, bu bedeli onurumuzla ödemeye hazır olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz. 135 yıllık baro tarihimizi şanlı kılan özgür kimliğimiz, teslimiyeti reddeden azim ve kararlılığımızdır. 135 yıldır hiç zulme boyun eğmedik. 135 yıldır hiç biat etmedik. Adalet yolunun hancıları olarak, dikta heveslisi yolculara karşı verdiğimiz demokrasi mücadelesinde şehit verdik, hapis yattık, işkenceden geçtik ama 135 yıldır özgürlük ve bağımsızlıktan hiç ödün vermedik.
Biz avukatız. Bükülmeyiz, kırılmayız. Zulme karşı adaleti biz temsil ederiz. Zalime teslim olmayız.
Şimdi
‘hodri meydan’ diyoruz. İstanbul Barosu’nun olağanüstü genel kurulunu ‘zulme karşı adalet şöleni’ olarak toplayacağız. Avukatların ‘zulüm’ karşısındaki tavrını merak edenler, ‘adaletin onurunu’ zulmün karşısına koyanların hak mücadelesine tanık olacaktır.
Artık
‘adalet’ konuşacağız. Hemen şimdi!”

\n

***

\n

İnsanlar, toplumlar bir tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında, belirleyici olan, tehlikenin büyüklüğünden çok buna karşı mücadele gücü ve azmidir. Bu yoksa, tehlike küçük olsa bile yenilirsiniz.
İstanbul Barosu, tümünü paylaşmadan geçemediğim ilanıyla, hukuka yönelik saldırıların boyutu ne olursa olsun, nereden gelirse gelsin bunu göğüslemeye hazır olduğunu bir kez daha duyurdu.
Türkiye’de yargılama üçgeni şöyle kurulmak isteniyor:
Polis-savcı-yargıç...
Savunmayı yargılamanın ana ekseninden çıkarmak, ikincilleştirmek için her şey yapılıyor. Tek tek avukatları terörist ilan etmekten baroları susturmaya kadar...
İstanbul Barosu’nun buna direnci, sadece kendini korumak için değil, savunmayı hak ettiği yerde tutmak ve güçlendirmek içindir.
Küçük bir anımsatma:
İstanbul Barosu en son 12 Eylül döneminde böyle bir yargılamayla karşı karşıya kaldı.
Demek ki demokrasimiz 12 Eylül’e kadar ilerlemiş!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları