Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hukuk kokarsa! (11.08.2013)

11 Ağustos 2013 Pazar

Şu değerlendirmeyi altına çizerek paylaşmak istiyorum:

Yıllarca süren Ergenekon davasının aydınlattığı tek olay yoktur.

Davanın içine sokulan Danıştay cinayeti Ergenekon’la birlikte hukuk eliyle bir kez daha işlenmiştir.

23 iddianameli davada tek kanlı eylem olan Danıştay cinayetinin Ergenekon’a bağlanma süreci için şu saptama uygun düşer:

Hukuk hile kokarsa!

“Tuz kokarsa”dan daha vahim tablo ile karşı karşıyayız...

Hüküm aşamasına dek göstere göstere yapılan bu kabul edilemez usulsüzlüğün bir noktada kesileceğini düşündük, ama olmadı.

Bir kez daha vurgulamadan geçemeyeceğim. Danıştay cinayetinin Ergenekon’a bağlanmasında kullanılan tek tanık olan Osman Yıldırım aynı zamanda bu cinayetin sanıklarından biriydi. Ankara’daki yargılamada ömür boyu hapis cezası aldı. Bu aşamadan sonra kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan Yıldırım önce gizli tanık oldu. Sonra açık tanık oldu. Savcılar mütalaalarında, birbirini görmesi, yan yana gelmesi mümkün olmayan gizli tanıkla açık tanık, cinayetin Ergenekon bağını anlatmıştır dediler. Yani Osman Yıldırım, Osman Yıldırım’ı doğrulamıştı!

Son savunmalar sırasında pek çok sanık şunu söyledi:

“Kısıtlı süremin bir kısmını iddia makamına veriyorum, aynı kişi kendini nasıl doğrular açıklasın...”

Hiç yanıt verilmedi.

***

Osman Yıldırım’ı Danıştay cinayetinden yargılayan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin o dönemdeki bir üyesi Hürriyet’e şu demeci verdi:

“Osman Yıldırım, yargılama boyunca akıl almaz derecede beyanlarda ve itiraflarda bulundu. Hayatı yalanlar üzerine kurulu bir şahsiyettir. Ancak biz delillere bakarız, sanığın yalanlarına değil. Mahkeme heyeti olarak suçun sübuta erdiği sonucuna vardık. Demek ki Ergenekon davasına bakan heyet aynı sonuca varmamış. Madem Danıştay saldırısıyla ilgisi yoktu, İstanbul’dan Alparslan Arslan’la birlikte Ankara’ya neden geldiler diye sormazlar mı? Arslan’ın mahkemede ve savcılıkta verdiği ifadelere ne demeli, onları da mı ciddiye almayacağız? Türban yüzünden Cumhuriyet’e bomba attık diyorsun. Yine türban yüzünden Ankara’ya gelip Danıştay’a saldırı yapıyorsun.”

Bu değerlendirmeler, Osman Yıldırım’ı Cumhuriyet ve Danıştay saldırılarına katılmak suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptıran heyetin bir üyesine ait.

Sonuçlanmış bu davanın ardından Silivri’de yeni bir yargılama yapılıyor, Osman Yıldırım tek kişilik iki ifade veriyor ve mahkeme buna dayalı olarak onlarca kişiyi cezalandırıp Yıldırım’ı tahliye ediyor. Bu satırları yazan kişi de aynı davada doğal bir ömrün sınırlarını zorlayan uzunlukta hapis cezasına çarptırılıyor!

İnsanı isyan ettiren bir tablo!

***

Gizli tanıklar Ergenekon davasının inandırıcılığını ortaya koyan önemli bir gösterge oldu.

Hükmün açıklanmasından sonra daha net söylenebilecek “gizlilik” dereceli bir durum daha var:

Gizli deliller...

Ceza davalarının en önemli aşaması, “delillerin değerlendirilmesi” bölümüdür. Ergenekon’da bu bölüm atlandı.

Pek çok sanık hangi delillere dayalı olarak hüküm giydiğini bilmiyor. Savunması sırasında kesin verilerle çürüttüğünü düşündüğü delillerin hâlâ geçerliliğini koruyup korumadığını bilmiyor.

Bildiği tek şey var; verilen ceza!

Formüle etmek gerekirse durum şu:

Delil gizli, ceza açık!

Kamuoyunun çok büyük bir bölümü hükmü reddedince, muhalefet partileri çok net ve keskin ifadelerle hükmü tanımadıklarını ilan edince AKP sözcüleri hemen davanın savunuculuğuna geçti. Öyle ki, hızlarını alamayıp gizli tanıkları bile savundular. Kararı kendileri yazsa ancak bu kadar içten sahiplenebilirlerdi.

Yargılamanın hiçbir aşamasında olmayan hukukun, hükümde olması elbette beklenemezdi.

Bu aşamadan sonra, “Her şey Yargıtay’da düzelir, onu bekleyelim” demek, Aziz Nesin’in “Dur bakalım ne olacak” öyküsüne benzer.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları