Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çözümün Önündeki Engel...

28 Ocak 2013 Pazartesi

Geçen aralık ayı başında iktidar partisinin belirlediği gündem konuları şunlardı:\n

\n

- Teröristlerle kucaklaşanlarla yan

\n

yana olmayız.

\n

- Gerekirse idam tekrar getirilebilir. Benim milletimin bu yönde isteği var.
- Dokunulmazlık dosyalarını tek tek inceletip gerekli gördüklerimizi kaldıracağız.
- Terör örgütüyle arasına mesafe koyamayanların Meclis’te yeri olamaz.
Aradan bir ay kadar süre geçti. Ocak ayında iktidar merkezli gündem konuları şunlar oldu:
- Gerekirse terör örgütü ile görüşülür, zaten görüşmeler sürüyor. İmralı ile temas halindeyiz.
- Herkes elini taşın altına soksun. BDP’lilere büyük sorumluluk düşüyor. Bunun gereğini yapsınlar.
- Kimse süreci zorlaştıracak sözler sarf etmesin. Diyarbakır’da başka Ankara’da başka konuşmasın.
- Barışın dili hâkim olsun. Herkes samimiyet testinden geçecek.

\n

***

\n

Aralık ayı başındaki tabloya bakan bir kişi doğal olarak şunları düşünürdü:
İktidarla BDP arasındaki ipler iyice gerildi. Yoksa tarih tekerrür mü ediyor? 1990’lı yılların başında Meclis dışına itilen milletvekilleri olayından sonra yine aynı yere mi döndük? O dönemin sonrasında terör azmıştı, yoksa yine her şeyi terörün belirlediği günler geri mi gelecek?
Ocak ayındaki gelişmelerin ardından gündemde bu düşünceler yok, şunlar var:
Bu kez önceki açılımlardan daha farklı bir hava var. Bütün aracılar ortadan kaldırılmış görünüyor. Temaslar daha sıkı ve aracısız. Hem iktidar hem İmralı-Kandil-BDP hattı daha istekli bir çaba içinde. Süreci provoke edebilecek eylemlere karşı da şerbetli görünüyorlar.
Neredeyse taban tabana zıt bu iki farklı durumun yaratıcılarının aynı kişiler olduğu dikkate alındığında akla şu soru geliyor:
Acaba mart ayı ortasında neleri konuşacağız?
Gerek son 4 yıldaki açılım çıkmazları, gerekse son 2 ay içindeki dalgalanma dikkate alındığında, kalıcı bir iç barış için umutlu olmak çok zor.
Toplum tam bir
“umut yorgunu” haline getirildi.
Gelinen noktada
“kan durmasın” diyen kimse yok.
2009 Haziranı’nda başlayan açılım süreçlerinde ve son hamlede kullanılan çerçeve cümleler şunlar:
“Çok güzel şeyler olacak. Çözüme hiç bu kadar yakın olmamıştık. Herkes katkısını sunsun...”

\n

***

\n

Bu çerçeve cümleler güzel ama içi dolmuyor.
Tablonun kendisi güzelse, çerçevesinin güzelliğinin bir anlamı olur.
Bu mantıkla anlatmak gerekirse iktidar topluma ve öteki partilere şunu söylüyor:
Bakın çerçeve ne kadar harika. İçine nasıl bir tablo konacağını ben de bilmiyorum. Siz de katkı verin.
Katkı verebilirim diyene de karşılığı şu oluyor:
Sen hangi rengi vereceksen ver, o renkle ne çizileceğine ben karar vereceğim!
Neden böyle bir tutum içinde?
Hangi düşünceden olursa olsun her iktidar terör sorununun çözümünü ister. Ancak bugün yaşanan siyasal gerilimin özeti şu:
İktidar önce önümüzdeki seçimler, sonra önümüzdeki nesiller diyor.
Dünyanın pek çok ülkesinde uzun süren kangrenleşmiş bir sorunu çözen iktidar, çoğunlukla sonraki seçimi kaybetmiştir. Bunu göze aldığı için sorunu çözebilmiştir.
Türkiye’de ise iktidar, Kürt kökenli yurttaşlarımızın ezici bir çoğunluğunun oylarını kendisine vermesiyle sonuçlanacak bir çözüm istiyor.
Kendisine oy yoksa, çözüm de yok!
Öyle iktidar olmaya yetecek kadar oy da istemiyor, herkesi tasfiye edecek bir oran istiyor.
Çözümün önündeki sorun budur.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları