Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bu Cezaya Vicdanda Bir Yer Bulun!
Başta Ergenekon olmak üzere son yıllarda açılan çok sanıklı davaların büyük bölümü, mesleklerin ve demokratik hakların yargılanmasına dönüştürüldü.
\nBir mesleki faaliyetten suç ürettiğinizde sadece o davanın sanıklarını değil, tümüyle o mesleği ve mensuplarını da yargılamış oluyorsunuz.
Avukatlardan gazetecilere kadar pek çok meslek bu hukuksuzluğun kıskacında.
Ben de bu sütunlarda yıllardır, bir gazetecinin yaptığı görüşmelerden, yazdığı haberlerden, kitaplarında, haberlerinde kullandığı bilgi ve belgelerden suç üretilmeye başlanırsa meslek tehdit altındadır, deyip durdum.
5 Ağustos’ta açıklanan Ergenekon kararları ne yazık ki benim haklılığımı acımasız bir şekilde doğruladı. Öncelikle gazetecilik mesleği açısından benim hakkımda verilen kararın ayrıntılarını paylaşmak istiyorum.
4 ayrı suçlama nedeniyle toplam 34 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldım. Bunları sırasıyla irdelersek...
Birinci suçlama: Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek. Mahkeme benim bu yöndeki suçu, halen yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) uygulanmaya başlandığı 1 Haziran 2005’ten önce işlediğime hükmetti. Bu nedenle önceki TCK’nin 147. maddesine göre 16 yıl verdi. Savunmalarım sırasında yaptığım konuşmaları “olumsuz davranış” sayarak 4 yıllık indirim yoluna gitmedi.
Mahkemeye göre benim 2005 sonrası gazeteciliğimde, kamuoyunda kullanılan tanımla “darbe faaliyetim” yok. Benim 2005 öncesi gazeteciliğimde de o dönemin Ankara gerçeklerini araştırmak, öğrenmeye çalışmak, bilgilerimi ve yorumlarımı okurla paylaşmaktan başka bir çabam olmadı. Ben bu çaba ve sorumluluğu hapishane koşullarında bile yerine getirmeye çalıştım.
5 yıllık yargılama boyunca bana, “şunlarla görüşmüşsün”, “şu notları tutmuşsun”, “şöyle haberler yapmışsın” çerçevesi dışında soru sorulmadı.
İkinci suçlama: Gizli belge bulundurmak.
Mahkeme TCK 327/1 maddesine göre 9 yıl verdi. Bu madde aynen şöyle:
“Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimseye 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilir.”
Ben 9 yıl aldım. Zira mahkeme, suçu birden fazla işlemek gibi cezayı artırıcı nedenleri devreye soktu.
Benim 8 adet belgelere dayalı kitabım var. Bunların hiçbiri hakkında dava açılmadı, soruşturma söz konusu olmadı. Üstelik özellikle uluslararası ilişkilere dayalı kitaplarımda bir yurtsever olarak Türkiye’nin çıkarlarını hep önde tuttum. Bunu önsözlerde de dile getirdim. Suç buradaysa kitaplarım raflarda.
Üçüncü suçlama:
Kişisel verileri elde etmek.
Mahkeme TCK 136/1 maddesine göre 7 yıl verdi. Bu madde aynen şöyle:
“Kişisel verileri hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Ben 7 yıl aldım. Mahkeme burada da suçu birden fazla işlemek gibi cezayı katlayıcı nedenlerle karar verdi.
33 yıllık gazeteci, 20 yıllık köşe yazarıyım, bugüne dek hiçbir insan hakkında “kişisel verilere dayalı” haber-yorum yapmadım. Hakkımda böyle bir nedenle dava da açılmadı.
Dördüncü suçlama: Yasak-gizli bilgi temin etmek.
Mahkeme TCK 334. maddesine göre 2 yıl 8 ay verdi. Madde şöyle:
“Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimseye 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilir.”
Bir tek burada üst sınırın 4 ay altında kalmışım!
Bu bilgilerin ne olduğunu ben de bilmiyorum! Zira 5 yıllık yargılama boyunca yukarıdaki 9 ve 7 yıl ceza verilen belge ve kişisel veriler de bana gösterilmedi. Gizli bilgi-belgeler, aynı zamanda sanıktan da gizli oldu.
İşte “suçlarımın” ve verilen cezaların özeti bu.
Gazete ortamındaki bilgisayarlardan çıkan dijital verilerin hukuki olup olmamasını bir tarafa bırakıyorum... Son 3 suçlama katıksız gazetecilik içeriyor. İlk suçlama da mesleki faaliyetlerimin art niyetli değerlendirilmesinden başka bir şey değil.
Bu 3 suçlamanın özeti bilgi-belge bulundurmak. Bunlardan 18 yıl 8 ay verildi, darbe girişimi iddiasından 16 yıl. Bu suçlamanın delili de sakatlanmış “notlar”dan ibaret.
Tümünü toplarsak bilgi-belge-not bulundurmaktan 34 yıl 8 ay!
Bir başka anlatımla; haber yapmaktan, not tutmaktan 16 yıl, haberleri belgelere dayandırmaktan 9 yıl, belgelerde kişi adları geçmesinden 7 yıl, bilgi bulunmasından 2 yıl 8 ay...
Matruşka gibi...
Başta meslektaşlarım olmak üzere tüm Türkiye’ye sesleniyorum:
Bu cezaya vicdanınızda bir yer bulun!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti