Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Atatürk Farkı... (26.08.2013)

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Arapların bahryani deniz diye seslendiği Nil, sadece Mısırın değil çevre ülkelerin de yaşam kaynağı.

\n

Yemen, Irak, Ürdün başta olmak üzere pek çok ülkeden Mısıra gelen mevsimlik işçiler tarım havzalarında \nbelli sürelerle çalışıp ülkelerine geri dönüyorlar. Bu işçiler arasından Mısır’daki siyasal hareketlerin parçası olanlar da çıkıyor. Mısır’dan bugünlerde gelen son haberlerin satır aralarında bu kişilerden de yararlanıldığına ilişkin bilgiler var.

\n

***

\n

Mısır gezim sırasında Kızıldeniz yolculuğunu bu mevsimlik işçilerle birlikte yapmaya karar verdim. Yolculuğun tamamen yerel insanların arasında geçtiğini, koşulların yine yerel çerçevede ilkel olduğunu söylediler. Bunları dinlerken içimden, “Tam bana göre” dedim. Ülkeyi, bölgeyi daha iyi tanıyacaktım.
Kahire’den Kızıldeniz kıyısına sefer yapan otobüsler, feribot saatlerine göre hareket ediyorlar.
Kızıldeniz’den Ürdün’ün Akabe Limanı’na, oradan Amman’a, oradan da Bağdat’a geçeceğim.
Otobüs şoförünün iki kaseti var; biri Kuran öteki acılı Mısır müziği... İlk bir saat Kuran dinledik, sonra müzik.
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Kızıldeniz kıyısındaydık. Kahire’den, öteki kentlerden gelen yolcular üstü bezle kaplı bir bölümde sıraya sokuluyor. İlk işlemi bitiren sıraya girip feribota bininceye kadar orada kalmak zorunda.
Görevliler bu düzeni sağlamak için kırbaç kullanıyorlardı. Sıranın dışına çıkanın üzerine şaklatıyorlardı. Neresine denk gelirse.
Hemen tümü yerel giysiler içindeydi, yanlarında irili ufaklı çuvalları vardı. Sırt çantamla, fotoğraf makinemle tek aykırı kişi bendim.
Feribota tek sıra halinde adeta yapışıkmış gibi binen mevsimlik işçiler güverteye çıkınca soluğu kümeler halinde demir diplerinde buldular. Ben de aralarında yer ararken az ötede yolcu salonlarının bomboş olduğunu gördüm. Mavi koltukların üzerinde oturanların sayısı üçü beşi geçmiyordu.
Herkesin dışarıda olduğunu görünce koltuklar için ayrıca ücret isteniyor olmalı diye düşündüm.
İçeri adımımı atmadan önce işi sağlama aldım, görevliye herkesin dışarıda olduğunu gösterip koltuklar için ayrı bilet gerekip gerekmediğini sordum.
Görevlinin yanıtı beni şaşırttı:
“Geç beyim, istediğin yere otur. Biz bu koltukların onlar için olduğunu anlatamadık.”
Güzel bir Kızıldeniz yolculuğundan sonra Akabe Limanı’na geldik. Limana yaklaşırken solumuz Mısır, karşı sol İsrail, karşı sağ Ürdün, tam sağımız ise Suudi Arabistan toprağıydı.
Limandan otobüs terminaline transfer minibüslerle yapılıyor, çuval bagajlar bizim tüpgaz kamyonlarına benzer bir araçla taşınıyor.
Otobüs terminalinde de yine kırbaçlı görevliler karşıladı bizi. Minibüsten inen çuvalına ulaşmak için kamyona koştu. Demir basamaklara tırmanıp yukarı çıkanın sırtına, arkasına kırbaç iniyor. Dayanan devam ediyor. Tepeye ulaşan kendi çuvalına ulaşana dek önüne gelen valizi, çuvalı havaya atıp yere yolluyor.
Dakikalar içinde kamyon boşaldı. Benim valiz kamyonun ön ilerisinde yan gelmiş yatıyordu.

\n

***

\n

Otobüste, gecenin karanlığını motor gürültüsüyle yara yara Amman’a doğru giderken Mısır gezisi boyunca yaşadıklarımı, son feribot yolculuğumda tanık olduklarımı düşündüm.
Bölgenin tümü bir yüzyıl önce Osmanlı topraklarıydı. O dönem Kahire Ankara’dan, Şam Bursa’dan önemliydi...
20. yüzyıla giriş ve devamı geçti gözlerimin önünden.
Bu topraklar Anadolu’nun
Atatürk devrimleri görmemişiydi...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları