Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
11 Mart Çağrısı...
Silivri Cezaevi sınırları içindeki, spor salonundan bozma duruşma salonuna gelişimiz hiç 18 Şubat’taki kadar ürkütücü, korkunç ve dehşet verici olmamıştı.
\nDuruşma sabahları saat 08.15 sıralarında koğuşlarımızdan alınıp tam 12 demir kapı geçtikten sonra otobüse konuluyoruz. Otobüsle 13. büyük demir kapıyı geçip dışarı çıkıyoruz. Sağa sapıp 3-4 dakikalık bir yolculuktan sonra salonun önüne geliyoruz. O sırada karşı tepeleri ve Yolçatı köyünü görüyoruz. Köyün az katlı evlerini seyrederken, “Bir gün senin sokaklarında özgür dolaşacağım” diye mırıldanıyorum.
\n18 Şubat sabahı duruşma salonuna yaklaşırken yan yana dizilmiş polis ve jandarma araçları ile önlerinde o zırhlı araçlardan daha mekanik duran güvenlik görevlilerini gördük.
\nOrtalıkta hiçbir sivil araç ve insan yoktu. Asker ve polisler betondan daha soğuk, daha sabit duruyordu. Yeni yapılan adliye binasının önünde canlı yayın araçlarının çanakları görünüyordu.
\n“Canlı” sözcüğünü kullanabileceğimiz tek şey o çanaklardı.
\nAdalet arayışımıza ortak olmak için pek çok kişinin yola çıktığını biliyorduk. Acaba neredeydiler?
\n***
\nSaat 08.45 sıralarında duruşma salonunun içindeki tutuklu bekleme odasına konulduk. 11 Ocak’ta bir penceresini arızalı bıraktığımız oda öylece duruyordu. İki sandalyeyi masanın üstünden pencereye dayayıp kapattık, beklemeye koyulduk.
\nAncak saat 11.00’e doğru salona alındık. Hayalim, avukatlar, milletvekilleri, gazeteciler ve izleyicilere ayrılan üç ayrı bölümün dolu olmasıydı.
\nVe öyleydi.
\n13 Aralık’taki büyük buluşmadan sonra adaleti halkla birlikte arama mücadelesi tutmuştu. Salona girince bir an bir martı olup herkesin omzuna konmak istedim. Gazeteci dostlarımız, milletvekili kardeşlerimiz, onca engeli aşıp salona giriş kartı alabilen yüzlerce can dostumuz, belediye başkanından il-ilçe yöneticilerine kadar CHP’li yoldaşlarımız, adını tek tek sayamayacağım pek çok kurumun temsilcisi, hepimiz akvaryumda balık gibi kıpır kıpırdık.
\nBizi ayıran bariyerlere yaslanıp salona haykırırken tutuklulardan biri, “Bir gün bu bariyeri kıracaksın” diye mırıldandı.
\nEvet, bir gün bütün bariyerleri kıracağız.
\nDuruşmaya gelenlere ilk, dışarıyı sordum. Akşamüzeri duruşma biterken binbir güçlükle salona girebilenlere, “Yola çıkarken yaşadıklarınızı, cezaevi girişinde karşılaştıklarınızı yazın” diye seslendim.
\nYüz yüze olamasak da hep gönül gönüle olduğumuzu hissettiğim o insanlardan aldığım iletiler direncimi bir kat daha artırdı. Gördüm ki, onlar bizden güç alıyor, biz onlardan.
\nHer birinden altını çizdiğim onlarca cümle oldu, bazılarını paylaşmak isterim:
\n“11 Mart’ta daha güçlü olarak yanınızda olacağız, ileri faşizm uygulamaları bizi yıldıramayacak.”
\n“Akşam Karabağlar’dan yola çıktık. Silivri’de barikatların kurulduğunu internetten öğrendik. Size ulaşma coşkumuzda gram eksilme olmadı. Biber gazı, tazyikli su, çakıl taşlarını tadıp saatler sonra salona girebildik. 11 Mart’ta da oradayız.”
\n“Salona girdik, sizi dimdik gördük, gerisi teferruat...”
\n“Bizi karşılaştığımız engeller değil, sizi bitmiş görmek yıkar... Bu yolda bedel neyse ödeyeceğiz.”
\n“18 Şubat doğum günümdü ve ben oradaydım. Adaletin yapamadığını halk yapacak.”
\n***
\n11 Mart’ta bir kez daha buluşacağız. Artık çağrı içeriden değil, dışarıdan geliyor!
\nArtık hukuku halktan kaçıramayacaklar.
\nMaya tuttu.
\nYukarıda çok az bölümünü paylaşabildiğim iletilerin yanı sıra bunun başlıca göstergesi Behice Kaya’dır.
\nAdalet arayışının önüne konan barikatta gözünden yaralanan Behice Kaya kaç gündür aklımdan gitmiyor. Gözünden kanlar akarken Behice Hanım’ın ağzından akan sözler bir destandır.
\nO sözleri bir kez daha paylaşmak isterim:
\n“Benim gözüm değil kalbim kanıyor. Kendi doğurduğumuz çocuklar, askerimiz, polisimiz bizi yaralıyor. İçimiz kan ağlıyor... Beni caydıramazlar, Silivri’ye yine gideceğim...”
\nArtık Behice Kaya bir semboldür. Ona dokunabileceğimiz, en azından el sallayabileceğimiz günü heyecanla bekliyorum...
\nMilletvekili seçildiği ilk günden beri bizi yalnız bırakmayan Mahmut Tanal da Silivri gazilerimiz arasında. Noktayı ayağı kırılan Tanal’ın sözleriyle koyalım:
\n“11 Mart’ta bastonla da olsa duruşma salonuna gideceğim.”
\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Yıkılması gerekiyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Trabzonspor'da ayrılık!