Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

11 Mart Çağrısı...

24 Şubat 2013 Pazar

Silivri Cezaevi sınırları içindeki, spor salonundan bozma duruşma salonuna gelişimiz hiç 18 Şubattaki kadar ürkütücü, korkunç ve dehşet verici olmamıştı.

\n

Duruşma sabahları saat 08.15 sıralarında koğuşlarımızdan alınıp tam 12 demir kapı geçtikten sonra otobüse konuluyoruz. Otobüsle 13. büyük demir kapıyı geçip dışarı çıkıyoruz. Sağa sapıp 3-4 dakikalık bir yolculuktan sonra salonun önüne geliyoruz. O sırada karşı tepeleri ve Yolçatı köyünü görüyoruz. Köyün az katlı evlerini seyrederken, Bir gün senin sokaklarında özgür dolaşacağım diye mırıldanıyorum.

\n

18 Şubat sabahı duruşma salonuna yaklaşırken yan yana dizilmiş polis ve jandarma araçları ile önlerinde o zırhlı araçlardan daha mekanik duran güvenlik görevlilerini gördük.

\n

Ortalıkta hiçbir sivil araç ve insan yoktu. Asker ve polisler betondan daha soğuk, daha sabit duruyordu. Yeni yapılan adliye binasının önünde canlı yayın araçlarının çanakları görünüyordu.

\n

Canlı sözcüğünü kullanabileceğimiz tek şey o çanaklardı.

\n

Adalet arayışımıza ortak olmak için pek çok kişinin yola çıktığını biliyorduk. Acaba neredeydiler?

\n

***

\n

Saat 08.45 sıralarında duruşma salonunun içindeki tutuklu bekleme odasına konulduk. 11 Ocakta bir penceresini arızalı bıraktığımız oda öylece duruyordu. İki sandalyeyi masanın üstünden pencereye dayayıp kapattık, beklemeye koyulduk.

\n

Ancak saat 11.00e doğru salona alındık. Hayalim, avukatlar, milletvekilleri, gazeteciler ve izleyicilere ayrılan üç ayrı bölümün dolu olmasıydı.

\n

Ve öyleydi.

\n

13 Aralıktaki büyük buluşmadan sonra adaleti halkla birlikte arama mücadelesi tutmuştu. Salona girince bir an bir martı olup herkesin omzuna konmak istedim. Gazeteci dostlarımız, milletvekili kardeşlerimiz, onca engeli aşıp salona giriş kartı alabilen yüzlerce can dostumuz, belediye başkanından il-ilçe yöneticilerine kadar CHPli yoldaşlarımız, adını tek tek sayamayacağım pek çok kurumun temsilcisi, hepimiz akvaryumda balık gibi kıpır kıpırdık.

\n

Bizi ayıran bariyerlere yaslanıp salona haykırırken tutuklulardan biri, Bir gün bu bariyeri kıracaksın diye mırıldandı.

\n

Evet, bir gün bütün bariyerleri kıracağız.

\n

Duruşmaya gelenlere ilk, dışarıyı sordum. Akşamüzeri duruşma biterken binbir güçlükle salona girebilenlere, Yola çıkarken yaşadıklarınızı, cezaevi girişinde karşılaştıklarınızı yazın diye seslendim.

\n

Yüz yüze olamasak da hep gönül gönüle olduğumuzu hissettiğim o insanlardan aldığım iletiler direncimi bir kat daha artırdı. Gördüm ki, onlar bizden güç alıyor, biz onlardan.

\n

Her birinden altını çizdiğim onlarca cümle oldu, bazılarını paylaşmak isterim:

\n

11 Martta daha güçlü olarak yanınızda olacağız, ileri faşizm uygulamaları bizi yıldıramayacak.

\n

Akşam Karabağlardan yola çıktık. Silivride barikatların kurulduğunu internetten öğrendik. Size ulaşma coşkumuzda gram eksilme olmadı. Biber gazı, tazyikli su, çakıl taşlarını tadıp saatler sonra salona girebildik. 11 Martta da oradayız.

\n

Salona girdik, sizi dimdik gördük, gerisi teferruat...

\n

Bizi karşılaştığımız engeller değil, sizi bitmiş görmek yıkar... Bu yolda bedel neyse ödeyeceğiz.

\n

“18 Şubat doğum günümdü ve ben oradaydım. Adaletin yapamadığını halk yapacak.

\n

***

\n

11 Martta bir kez daha buluşacağız. Artık çağrı içeriden değil, dışarıdan geliyor!

\n

Artık hukuku halktan kaçıramayacaklar.

\n

Maya tuttu.

\n

Yukarıda çok az bölümünü paylaşabildiğim iletilerin yanı sıra bunun başlıca göstergesi Behice Kayadır.

\n

Adalet arayışının önüne konan barikatta gözünden yaralanan Behice Kaya kaç gündür aklımdan gitmiyor. Gözünden kanlar akarken Behice Hanımın ağzından akan sözler bir destandır.

\n

O sözleri bir kez daha paylaşmak isterim:

\n

Benim gözüm değil kalbim kanıyor. Kendi doğurduğumuz çocuklar, askerimiz, polisimiz bizi yaralıyor. İçimiz kan ağlıyor... Beni caydıramazlar, Silivriye yine gideceğim...

\n

Artık Behice Kaya bir semboldür. Ona dokunabileceğimiz, en azından el sallayabileceğimiz günü heyecanla bekliyorum...

\n

Milletvekili seçildiği ilk günden beri bizi yalnız bırakmayan Mahmut Tanal da Silivri gazilerimiz arasında. Noktayı ayağı kırılan Tanalın sözleriyle koyalım:

\n

11 Martta bastonla da olsa duruşma salonuna gideceğim.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları