Mümtaz Soysal

Yeni Güç?

15 Haziran 2011 Çarşamba
\n

SEÇİM sonrasında cumhuriyetin temellerini sağlamlaştırmak için yeni mücadele gücü ararken, ister istemez Cumhuriyetin ardındaki güç neydi? diye sormadan olmaz. Kemalizmle kurulan Türkiye Cumhuriyetinin sıradan bir rejim türü olmayıp devrim ürünü olduğunu, devrimciliğin ise, Durmayalım, düşeriz sloganıyla özetlendiği gibi, ancak sürekli devrimcilikle, yani her zaman rasyonalizm ve pozitivizm yönünde, aklın ve bilimin gösterdiği doğrultuda davranmakla ayakta kalabileceğini bilerek işe başlanmalıdır.

\n

Yine bilmek gerekir ki, devrim yaklaşık yirminci yüzyılın ortasından beri karşıdevrime yenik düşüyor. 27 Mayıs dönemi gibi devrimci görünüşlü kısa kesintiler dışında, bu sinsi yenilgi hâlâ devam etmekte. Eğer bunlara karşın cumhuriyet henüz büsbütün yıkılmayıp ayakta kalmış görünüyorsa, unutulmamalı ki, bu ayakta kalış, son zamanlara kadar özündeki Kemalist mayanın ve ardındaki somut ordu gücünün dolaylı destekleri sayesinde olmuştur.

\n

Ama, hep öyle kalamazdı ve kalmadı da. Mayayı yeni katkılarla güçlendirmek, desteği de hiç nostaljiye kapılmaksızın yeniden bulmak gerekiyor.

\n

Sayın Kılıçdaroğlunun kısa sürede ve elindeki örgüt malzemesiyle elde ettiği başarı asla küçümsenemez. Ama, bir ana muhalefet için asıl başarı iktidar doğurmak olduğuna göre, o sonuç bu gidişle epey uzak görünüyor.

\n

Mayanın, kendi özüne uygun olarak, etnik ve demagojik görünümlü çözümlere kaymadan, ulus kavramının ekonomik ve sosyal nitelikli yapısal devrim hedefleriyle güçlendirilmesi ve geniş halk yığınlarının bu tür hedeflere kazandırılması gerekiyor. Özelleştirme ve taşeronlaştırma furyalarına seyirci kalmanın bu yönde bir iktidar özlemi yaratmış olduğu söylenemez herhalde.

\n

Güçlü desteği yenilemeye gelince, eski desteği ya da gücü daha fazla yıpratmamak ve doğru bir sosyal zemine geçmek için yeni bir düşüncenin geliştirilmesi gerekiyor. Özellikle, soyut devrimcilik sözleri edenlerin son zamanlarda uzak kaldıkları bir alana iyi belirlenmiş somut hedeflerle girerek.

\n

Bir ülkenin doğal kaynaklarını, kamusal gücünü oluşturan işletmelerini, ulaşım ve iletişim araçlarını özelleştirme talanlarına sunmak, hem ülkeyi hem de o kuruluşlardaki emekleriyle geçinen halk kitlelerini zayıflatmaz mı? Üç dönemdir bu tür politikaları yürütmüş olan bir iktidarın basit, somut, ama yüzeysel sosyal yardım formülleriyle o kitlelerden oy alır duruma geçmiş olmasına karşın, devrim, halk, emek sözlerini dillerinden düşürmeyenlerin bu alanda yaya kalmaları utandırıcı değil midir?

\n

Aynı şey, gençliğin ve dolayısıyla üniversite dünyasının cumhuriyetçi siyasal destek unsuruna dönüştürülmemiş olması konusunda da söylenebilir.

\n

Sendikalı işçilerle memurları, meslek kuruluşlarının örgütlü üyelerini ve üniversiteli gençlerle ailelerini yeni devrimciliğin yasal ve gerçek destek gücü olarak sağlam bir siyasal örgütlenme içine almak düşünülemez mi?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları