Mümtaz Soysal

Yakışıksız Taşeronluk

03 Haziran 2011 Cuma
\n\n\n

ANKARA diplomasisi son aylardaki tutumuyla şaşırtıcı olmaya başladı.

\n

Daha önceki tutumun genellikle beğenilip övülmesinden kaynaklanan bir kendini beğenmişlik ve ölçü kayması mı? Yoksa beyhude bir taşeronluğa heveslenip yavaş yavaş eleştiri, hatta alay konusu olmaya sürükleniş mi?

\n

Libya konusunda ivedi bir politika değişikliğiyle başlayarak Kaddafiye İktidarı devredip yurtdışına git diye öğüt vermeye varan bir ölçüsüzlük.

\n

Mısırdaki iktidar değişikliğine sevinerek yandaşlarını hemen bağrımıza basmaya, Suriyede vaktiyle canciğer olunmuş Beşşar Esad ailesine demokrasi dersleri vererek değişim reçeteleri göndermeye kalkışan bir tepeden bakış.

\n

Bunlarla da yetinmeyerek Kahiredeki Tahrir Meydanı öncülerini 12 Haziran seçimlerini izlemeye çağırıp demokrasi gösterişi yapmak ve Şamdaki muhaliflerin Antalyada toplanmalarına yeşil ışık yakmak.

\n

Demokrasimizin ve insan hakları durumumuzun tartışmalı olduğu bir sırada \tbu tutumun akılcı diplomasi olup olmadığı, kalıcı komşuluk ölçülerine uyup uymadığı yeterince tartışıldı mı acaba Ankaranın karar odalarında?

\n

Yapılanların Atlantik ötesinin mahfillerinde ve Avrupanın başkentlerinde çok beğenildiği kesindir: Ankara, nereden bakılırsa bakılsın, Genişletilmiş Ortadoğuda, Kuzey Afrikada, Doğu Akdenizde ya da bütün İslam dünyasında Batının çıkarları için kendisinden bekleneni yapmaya başlamış görünüyor.

\n

Peki, yalnız bu açıdan bakılsa, yani Batı âleminden kocaman bir aferin alma becerisi Türkiyenin kendi çıkarları, hatta Batının hesapları açısından değerlendirilse bile, böyle bir tutum değişikliği en iyi seçenek miydi acaba? Ankara diplomasisi, Türkiyenin ve parçası sayıldığına kanaat getirilen Batının çıkarları için önceki tutumunu sürdürseydi daha iyi olmaz mıydı?

\n

Böyle bir sorunun doğru yanıtlanması için şu soru da doğru yanıtlanmalı: Yeni politika iç ve dış gözlemcilerce bölgedeki Batı çıkarlarına taşeronluk biçiminde yorumlanma tehlikesi taşıdığına göre böyle bir politika değişikliği, acaba Türkiyenin Kıbrıs, Ege, AB üyeliği, Nabucco gibi sorunlarda Batıdan beklentilerini karşılamaya, soykırım, Güneydoğu, Patrikhane gibi konulardaki Batılı tutumları değiştirtmeye yarayacak mı? Yoksa, Bunları yapmasak da uysal ve saf Türkler nasıl olsa tam istediklerimizi yaptıklarına ve yapmadıklarımıza hiç kızmadıklarına göre niçin tutum değiştirelim ki? diyerek yan gelip oturmaya devam mı edecekler?

\n

Üstelik, böyle bir tutum değişikliği yüzünden bölge halklarının ve yöneticilerinin gözünde ahde vefa ve istikrarlı dostluk gibi niteliklerimizi, Batının ciddi çevrelerine verdiğimiz ağırbaşlılık izlenimini ve en önemlisi, kendimize saygımızı da yitirmişsek, bizim ne kazancımız olacak bu dönüşten?

\n

Komşularla sıfır sorunlu ilişki ilkesiyle çıkılan yolda şimdi varılan sonuç, sıfıra sıfır elde var sıfırdan ibaret galiba.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları