Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yakışıksız Taşeronluk
ANKARA diplomasisi son aylardaki tutumuyla şaşırtıcı olmaya başladı.
\nDaha önceki tutumun genellikle beğenilip övülmesinden kaynaklanan bir kendini beğenmişlik ve ölçü kayması mı? Yoksa beyhude bir taşeronluğa heveslenip yavaş yavaş eleştiri, hatta alay konusu olmaya sürükleniş mi?
\nLibya konusunda ivedi bir politika değişikliğiyle başlayarak Kaddafi’ye “İktidarı devredip yurtdışına git” diye öğüt vermeye varan bir ölçüsüzlük.
\nMısır’daki iktidar değişikliğine sevinerek yandaşlarını hemen bağrımıza basmaya, Suriye’de vaktiyle canciğer olunmuş Beşşar Esad ailesine demokrasi dersleri vererek değişim reçeteleri göndermeye kalkışan bir tepeden bakış.
\nBunlarla da yetinmeyerek Kahire’deki Tahrir Meydanı öncülerini 12 Haziran seçimlerini izlemeye çağırıp demokrasi gösterişi yapmak ve Şam’daki muhaliflerin Antalya’da toplanmalarına yeşil ışık yakmak.
\nDemokrasimizin ve insan hakları durumumuzun tartışmalı olduğu bir sırada \tbu tutumun akılcı diplomasi olup olmadığı, kalıcı komşuluk ölçülerine uyup uymadığı yeterince tartışıldı mı acaba Ankara’nın karar odalarında?
\nYapılanların Atlantik ötesinin mahfillerinde ve Avrupa’nın başkentlerinde çok beğenildiği kesindir: Ankara, nereden bakılırsa bakılsın, “Genişletilmiş Ortadoğu”da, Kuzey Afrika’da, Doğu Akdeniz’de ya da bütün İslam dünyasında Batı’nın çıkarları için kendisinden bekleneni yapmaya başlamış görünüyor.
\nPeki, yalnız bu açıdan bakılsa, yani Batı âleminden kocaman bir aferin alma becerisi Türkiye’nin kendi çıkarları, hatta Batı’nın hesapları açısından değerlendirilse bile, böyle bir tutum değişikliği en iyi seçenek miydi acaba? Ankara diplomasisi, Türkiye’nin ve parçası sayıldığına kanaat getirilen Batı’nın çıkarları için önceki tutumunu sürdürseydi daha iyi olmaz mıydı?
\nBöyle bir sorunun doğru yanıtlanması için şu soru da doğru yanıtlanmalı: Yeni politika iç ve dış gözlemcilerce bölgedeki Batı çıkarlarına taşeronluk biçiminde yorumlanma tehlikesi taşıdığına göre böyle bir politika değişikliği, acaba Türkiye’nin Kıbrıs, Ege, AB üyeliği, Nabucco gibi sorunlarda Batı’dan beklentilerini karşılamaya, soykırım, Güneydoğu, Patrikhane gibi konulardaki Batılı tutumları değiştirtmeye yarayacak mı? Yoksa, “Bunları yapmasak da uysal ve saf Türkler nasıl olsa tam istediklerimizi yaptıklarına ve yapmadıklarımıza hiç kızmadıklarına göre niçin tutum değiştirelim ki?” diyerek yan gelip oturmaya devam mı edecekler?
\nÜstelik, böyle bir tutum değişikliği yüzünden bölge halklarının ve yöneticilerinin gözünde ahde vefa ve istikrarlı dostluk gibi niteliklerimizi, Batı’nın ciddi çevrelerine verdiğimiz ağırbaşlılık izlenimini ve en önemlisi, kendimize saygımızı da yitirmişsek, bizim ne kazancımız olacak bu dönüşten?
\nKomşularla sıfır sorunlu ilişki ilkesiyle çıkılan yolda şimdi varılan sonuç, “sıfıra sıfır elde var sıfır”dan ibaret galiba.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü markanın adı bir kez daha listede!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!