Mümtaz Soysal

Parantez ve Havan

08 Aralık 2012 Cumartesi

\n

YENİ anayasa metni yazmak üzere bir araya geldiler ama, en önemli konuyu paranteze alarak yola devam edebilecekler. Parantezin ne zaman açılacağı ise henüz belli değil. Herhalde, dört partinin önderleri başkanlık mı, parlamenter sistem mi bilmecesini ortaklaşa çözünce. Ya da Uzlaşmazsanız, biz yazıp halkoylamasına sunarız diyen Sayın Başbakan Ya Allah bismillah, açtım deyince açılacak.

\n

Tabii, öyle bir durumda şimdiye kadar uzlaştık denen maddelerin de yeniden görüşülmesi ve ortaya çıkan tercihe göre ayarlanması gerekecek. Öylesine yamalı bir anayasayla ülkenin nasıl yönetileceği de elbet Allah’a kalır ama, ne gam? Çelebi böyle olur bizde anayasa hukuku.

\n

Sakatlık, daha önce defalarca vurgulandığı gibi, iktidar çoğunluğunun sistemi değil rejimi değiştirmek ve tek kişiye dayalı otoriterlik ile dinsel muhafazakârlığı bağdaştıran bir devlet düzeni istemesinden kaynaklanıyor. Değiştirilemez anayasa maddeleri dolayısıyla yaşanan tartışmalar bunu gösterdi. Öyle olmasaydı, Cumhuriyetin temel felsefesi gözetilir ve o felsefeye uygun bir sistem değişikliği gerçekleştirilirdi.

\n

Bu ise, Mondros sonrasının işgallerinden kurtuluşla birlikte Osmanlı devlet düzeninin de yıkıldığı İstiklal Harbi yıllarını iyi bilmeyi gerektiriyor. Anadolu’nun çeşitli köşelerinde değişik adlarla toplanan kongreler döneminde yeni Türkiye’nin gelecekteki yönetim tarzının da tartışıldığı yıllardı bunlar. Kongrelerden ve benzer toplantılardan çıkan ortak görüş Ankara’da Millet Meclisi’nin toplanmasına yol açmış, ülke bir süre parlamenter sistemden de koyu tam bir meclis hükümeti sistemiyle yönetilmiştir.

\n

Anayasa hukuku tarihimizin ilginç tuhaflığı şu: Siyasilerimiz ve cafcaflı unvanlar taşıyan hukukçularımız, nedense, Cumhuriyetin hamurundaki bu çok önemli parlamenter mayayı yok sayıp bambaşka sistem fantezileri uğrunda boş yere kafa yormuşlardır.

\n

Kısacası, Türkiye Cumhuriyeti devletinin özünde parlamenter sistem yatar ve bütün ayarlama, düzeltmelerle yeni düzenlemeler bu özü bilerek yapılmalıdır. Başka türlüsü, heveskârlık, taklitçilik ve acemilik havanında su döverek zaman kaybı demektir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları