Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Metin - Ali - Feyyaz
GEÇEN GÜN bir televizyon kanalının spor programında adları yan yana getirilmişti. Yıllar öncesinin stadlarında olduğu gibi.
Birlikte oynayarak başka takımların tozunu nasıl attırdıkları anlatılıyordu. Bütün efendilikleriyle, okumayı ihmal etmeden siyah-beyaz renklere nasıl bağlı kaldıkları, kendilerini alkışlayanları nasıl gururlandırdıkları anımsatılarak.
Herhalde, genç kuşaklar ve yeni kulüp yöneticileri ders alsın diye.
Şu günlerde, böyle üç adın birden tek nefeste sayılabildiğini, forvette ya da takımların başka bir mevkiinde yıllarca yan yana oynayıp birlikteliğin tadını çıkaranların şahane gollere ortak imza attıklarını söyleyebilir misiniz?
Beşiktaşlı iseniz, “Holosko-Tello-Bobo” demeye diliniz dönse bile, bir gün varlar, başka gün yoklar. İsterseniz, Zapotocny, Delgado, Nobre gibi adları da ekleyin bunlara, her maçta değişik mevkilerdeler ve hep farklı bir oyun tertibiyle arz-ı endam etmekteler. Sonuç, çoğu zaman sıfıra sıfır, elde var sıfır.
Başka takımlarda da durum aynı değil mi? Fenerbahçe, Lugano’ları, Edu’ları, Carlos’ları, Maldonado’ları, Josico’ları, Deivid’leri, Guiza’ları sahaya sürmekle Dinamo Kiev gibi takımlara yenilmekten kurtulabiliyor mu?
Kısacası, Türkiye’nin birçok şeyi gibi futbolu da “Küreselleşmenin gereğidir, herkes yapıyor, biz de yaparız” diye bulaştığı bu “yabancı oyuncu” modasından kârlı çıkmış sayılamaz. Tam tersine, yaşanan keşmekeş ve bunca dövizin stad çimlerine gömülmesi bir yana, böyle bir moda ülkedeki oyun niteliğine de büyük katkıda bulunmuş değildir. Tam tersine, tam bir kargaşa ve dağınıklık yaşanmakta. Yabancı kurumların ve sözde uzmanların tavsiyeleriyle yolunu şaşırmış ulusal ekonomi gibi ulusal futbol alanı da perişan.
Tabii, “Futbol dediğin, nihayet bir oyun; yabancı yıldızları seyrederek eğlenmek çok mu tuhaf? Üstelik bu seyir bizde de futbol ustalarının yetişmesini sağlayacaktır” diyebilirsiniz. Ama, kabul etmelisiniz ki, konu şirazeden çıkmış ve Leman Gölü kıyısından yeryüzündeki örgütlenmeyi yönlendiren top kodamanlarının elinde yatırımları çok pahalı bir “endüstri”ye dönüşmüştür.
İnsanlara hoş vakit geçirten ve toplumların yakınlaşmasını kolaylaştıran bir oyun gözüyle baksanız bile, futboldaki bu furya bizim gibi halkların kendilerine özgü ilginç deneyimlere girişmelerine engel midir? Örneğin, vaktiyle “kolej takımı” diye bilinen Beşiktaş “hiç yabancı oynatmamak” gibi bir ilke kararı alıp böylece tasarruf ettiği parayla en iyi yerli oyuncuları toplayarak dünyaya parmak ısırtsa fena mı olur? Böyle bir başlangıç, spor ufkumuzdan kayıp giden kuyruklu yıldızlara para harcamak yerine genç yeteneklere nitelikli çalışma olanakları sağlayarak, dünyanın yoksul köşelerine de örnek olabilir.
Azgelişmişlik, ille “gelişmiş” denenleri taklit ederek mi yenilecektir?
mumtazsoysal@gmail.comYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü markanın adı bir kez daha listede!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!