Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Eksilişler ve Özgüvenler
BİRKAÇ gün ya da bir iki hafta için de olsa bir yerlere gidip döndüğünüzde yeniden göreceğinizi düşündüklerinizden eksilen olmuşsa tuhaf bir duyguya kapılırsınız; giden tek kişi de olsa, bazen ortalık tenhalaşmış gibi gelir size ve yerini nasıl dolduracağınızı bilemezsiniz. Profesör Alpaslan Işıklı gideli kim sahip çıkacak şimdi “tüm öğretim elemanları”na?
Kabul edelim ki doktorasız asistanından yıllanmış profesörüne kadar “tüm öğretim elemanları”na bir bütün olarak bakmak ve böylelikle akademisyen bilimciliğe değişik ve şatafatlı unvanlar yerine tek bir ortak kişilik tanımak onun buluşudur.
Ayrı bir sınıf yaratmak mı? Yeni bir aristokrasi kurma hevesi mi?
Hayır, bütün bunların yerine, insanları “özerklik” kavramının derinliğine çağırmanın bir başka yolundan başka bir şey değil bu.
İsterseniz, üniversite özerkliği kavramını göz önüne alarak girelim konunun tartışılmasına: Acaba sözcüğün sonuna eklenen “erk” neyin nesidir?
Hükümdar sülalelerinin hanedanlık tafrası mı?
Tarihin ve talihin desteğiyle ayakta tutulan, ama somut ve gerçek kudretten yoksun uyduruk bir kudret mi?
Yasalarla, geleneklerin ağırlığıyla inşa edilmiş, tahtlarla, taçlarla oluşturulan yapay bir varsayım mı?
Hayır, bunlarla ya da benzer “değer”lerin ya da sıradan yaşantıların değerli saydığı nesnelerin ve mevkilerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir kutsallık mı? Hayır, öyle de değil.
Yanıt, basit yaşamların, sıradan insanların, “halk” yığınlarının atasözlerinde, tam anlamını bile bilmeden ezberlenen duaların özündeki iyilik, doğruluk inançlarından süzülen bir beğenişin, “takdir”in ve kolay ifade edilemeyen bir güvenin sonucu. Kim ne derse desin, insanımız bilime, bilene, bilgine ve bunlara ilişkin mesleklere içten içe çok derin bir saygı besler. Gereğini tam yerine getirmeden, ama bu yerine getiremiyişin ezikliğiyle ve saygısını hiç eksiltmeden. “Parası bizim vergilerimizle karşılanıyor; çocuklarımıza bizim istediklerimizi öğretin” baskısı halkımızdan gelmez, insanımız çocuklarının kendisini geçmesini ister.
Bu özelliği bilinirse, bilimsel özerklik, en kolay uygulanabilecek bir yönetim ayrıcalığıdır. Alpaslan bunu bildiği için özerkliğin korunmasını yasa kurallarına değil, tüm öğretim elemanlarının özgüvenlerine dayandırmaktan yanaydı.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü markanın adı bir kez daha listede!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!