Mümtaz Soysal

Egolar ve Kültürler

18 Mayıs 2011 Çarşamba
\n

\n\n\n

ADINI söylemek Fransızlara bile zor geldiği için baş harfleriyle DSK diye kısaltıyorlar ya, biz de görevini kısaltarak, isterseniz Bay IMF diyelim, onun başına gelenlere biraz daha yakından bakmak düşündürücü olamaz mı?..

\n

Görünürde üç egolu ve üç kültürlü bir olay.

\n

Ego, ruhbilimin bütün dillere soktuğu bir sözcük. Türkçenin benlik sözü az çok karşılıyor o kavramı: Kişinin ilkel sayılabilecek nitelikleri ile toplumsal elekten geçmiş özelliklerini birleştiren bir kavram.

\n

Kültür ise öğrenim görmüş bir toplumda artık pek açıklama gerektirmiyor.

\n

New Yorkta başlayan olay bu kavramların karışımından oluşmakta.

\n

Bay IMF, bu çağın ünlü uluslararası kurumlarından birinin başında. Kurumun ünü, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olanlara açtıkları krediler karşılığında uygulatılan ekonomik-sosyal politikaların acı ilaç sayılışından geliyor. Kişinin ünü ise onun medyatikliğiyle ilgili: Sarkozyden sonra cumhurbaşkanlığına Sosyalist Partice aday gösterileceklerin başında gelişi, kimilerince kadın-kız zaafıyla suçlanması ve kırk bin dolara yaklaşık aylığı.

\n

Sarkıntılık şikâyetçisi, büyük kentin yoksulca semtlerinden birinde on beş yaşındaki kızıyla birlikte yaşayan bir anne; ünlü otelin kral dairesine bakmakla görevli. Çalışkanlığı, ciddiyetiyle birlikte alımlılığı da övülen, bir seksen boyunda, Gana kökenli bir siyahi emekçi.

\n

Tutuklayan mahkemenin yargıcı, orta yaşlı bir hanım. Üniversite aşamasından sonraki en az üç yıllık hukuk eğitiminden geçmiş olabileceği düşünülürse, Amerikan toplumunun kurallara saygılı, emek ve demok-ratik eşitlik değerleriyle yetişmiş sayılır. Zanlının mesleğine ve sosyal düzeyine karşın, kabalık ve anlayışsızlık suçlamalarına da aldırış etmeden, herkese nasıl davranıyorsa önüne getirilen Avrupalı ünlüye de öyle davranan bir hukukçu.

\n

Kişiliklerin ve kültürlerin çatışımı, karışımı ve belki gelecekteki etkileşimi bakımından böyle tablo zor bulunur.

\n

Yahut, Nilgün Cerrahoğlunun deyişiyle, böyle Hollywood senaryosu da.

\n

Hemen olaydan birtakım dersler çıkarmaya kalkışanlar çok olacaktır.

\n

Devlet adamlarına ilişik olarak uçkur, demokrasi için eşitlik, yargı açısından bağımsızlık, dışa karşı pervasızlık, kurallarda ciddiyet dersleri.

\n

Belki kimse, özellikle medyada en önemli ders olarak gerçeklik ve doğruluk dersi üzerinde durmayacak: Kişiler ve kurumlar konusunda uluorta konuşup yazmadan, gerçeğin ve doğrunun ortaya çıkmasını beklemek gerekmez mi? Gerçek, şikâyetçinin söylediği gibi midir? Yargıç, erkeklere karşı önyargılı bir feminist midir? Bir kültürde kadın/kız zaafı sayılan, başka kültürün insanca davranışı olamaz mı? Kelepçeyi emreden, yabancılara hınç besleyen biri midir?

\n

Kısacası, gerçeği tam bilmeden sonuca sıçramak ne kadar doğrudur?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları