Mümtaz Soysal

Çelenksiz Tanrıça

07 Mayıs 2011 Cumartesi
\n\n\n

ADALET heykeline en yakışan çelenklerden biriydi o, hiç kuşkusuz. Bir kısmı zaten daha önce gitmişti çelenklerin: Bülent Nuriler, Tahsin Baltalar, Faruk Eremler, Ahmet Tahtakılıçlar, Sıddık Samiler. Cumhuriyet hukukçularının o kuşağı, koşullar ne olursa olsun ve kim iktidara geçerse geçsin, hakkın, hukukun yanındaydılar.

\n

Adlarının bazen bir çoğul ekiyle anılması biraz da bundandır: Çok boyutlu oluşlarından, onlar gibilerin çok olmasını isteyiştendir, farkına varmadan. Çok şükür, Halit Çelenk gitse de, yine Uğur Alacakaptanlar, Nevzat Helvacılar, Yekta Güngör Özdenler, Ahmet Necdet Sezerler, Erdoğan Teziçler ve adları saymakla bitmeyecek yeni kuşak hukukçular var. 1924te Ankara Hukuk Fakültesinin kurulmasıyla temelleri atılan cumhuriyetçi hukuk öğretiminin kökü kurutulmadıkça devrimin ilkelerini yaşatmak için direnenler eksik olmuyor.

\n

Şu bilinmeli ki, cumhuriyet hukuku çöktükten sonra devletin çöküşü ve bu son vatanın da elden gitmesi işten değildir. Hukuku yıkmaya çalışanlar, bunun vebalinden asla kurtulamazlar.

\n

Tuhaf bir heykeldir adalet heykeli, bir elinde sık sık ayarı bozulan terazisi ve öbür elinde acıtmadan parmak kestiği söylenen kılıcıyla. Herhalde bakkal ya da silahşor değildir. Ama, ara sıra tanınmaz olduğu, daha doğrusu kendisine bakan gözlerin gerisindeki beyinlere göre renkten renge girer göründüğü ve Halit Çelenkleri bazen yalnız bırakır gibi olduğu da yadsınamaz.

\n

Böyle durumlarda insan şöyle düşünmeli herhalde: O heykel kendiliğinden yaratılmadı. Hangi çağda olursa olsun, onu yapan insan ve şuraya buraya diken de insan. Demek ki, bir arayışın ürünü o: Doğruyu, hakkı ve hakçalığı arayışın. Tanınmaz ve renkten renge girer göründüğü zamanlarda insan insanlığını, daha doğrusu kendisine heykeli öyle gösterten insanlığı sorgulamalıdır. Bu sorgulayış, ister istemez, kurulu düzeni, onu kuranları ve savunanları sorgulamaya varacaktır er geç. Galiba tarihe iz bırakmış, insanlığa bir şeyler vermiş olanların heykelini yapmak ya da insanlığın bir aşamasında yüce ilkelere erişilmiş oluşu bir heykelle biçimlendirmek galiba bunun için oluyor hep.\t

\n

O halde, heykeller; alanları, yapıları, kentleri süslemenin ötesinde, her şeyden önce insanları düşündürmek için var demektir...

\n

O halde, zaten manen heykelleşmiş olan Halit Çelenki bir de mermere dönüştürüp anlamlı bir yere dikmek gerekiyor. Fazla gecikmeden, hemen. O kadar acele ki, mermere oyulmasını beklerken hiç değilse, şimdilik balmumundan. Yeter ki, canlı görünsün ve her bakanı düşündürsün.

\n

Yoksa, kısa zamanda gidebilir \tbu cumhuriyet.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları