Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bunalımlı Gelecek
\n\n\n
ÖYLE anlaşılıyor ki, sonbaharın ilk haftalarında iki krize birden gireceğiz: Biri ekonomik, öbürü siyasal.
\nEkonomik olanın çanları çalmaya başladı bile. Bereket, ciddi bir tartışma da başladı. Önceki krizlerin kazandırdığı deneyim var. Örneğin, cari açığın bir ölçüde daraltılması gerekiyor; kişisel tüketimi daraltmada da ölçülü davranıp ekonomik canlılığın birdenbire yitirilmesinden kaçınmak gerekecek.
\nAsıl endişe verici olan öbürünün, yani “bunalım” sayılmayan ve tam tersine ferahlaşmaymış gibi neredeyse davul zurnayla karşılanmak istenen, siyasal krizdir. Çünkü kendisine bu niteliği vermiş görünen bir hukuksal yanı var onun.
\nHer anayasa değişikliği mutlaka özgürlükçü açılımmış gibi olumlu bir izlenim yaşatır bu ülkeye. Özelleştirmeye anayasal temel sağlayan değişiklik de öyle oldu; yabancılık unsuru taşıyan imtiyaz sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıklarda uluslararası tahkim yolunu açan anayasa değişikliğinde de öyle. İnsanımız içli dışlı yanıltmayla her anayasa değişikliğinin “hayırlara vesile” olacağına inandırılıyor ve sonuçta hayal kırıcı durumlara kurban ediliyor.
\nDeğişikliği kimlerin niçin istediğine eleştirici gözle bakılmalıdır.
\nŞu sıra en çok anayasa değişikliği isteyenlerin başında iktidar partisinden bir grup var. Herkes değil, Başbakan ve ona yakın olanlar özledikleri başkanlık sistemi için anayasa değişikliğinden medet ummaktalar. O sistemin, başlarına ve ülkenin başına ne gibi dertler getirebileceğini tam kestiremediklerinden.
\nDeğişiklik hevesiyle sabırsızlanan bir başka zümre de BDP’nin kopamadığı feodal sistemin evladı ve torunu olan hanımlarla beyler. Onlar, Cumhuriyetin getirdiği düzenle pekâlâ bütünleştikleri ve nimetlerinden yararlandıkları halde, bütün ülkelerde etnik hakları kurcalayanlar gibi oy rantı elde etme peşindeler. Cumhuriyet ve ulus kavramlarının asıl çağdaş olanaklarını kullanarak halklarının desteğini kazanmaya çalışmak zor geliyor galiba onlara. Anayasa değişikliğinde kendi deyişleriyle “aktif rol” oynayarak özde özgürlükçü olmayan bir yönetim anlayışının temelini atmak istiyorlar.
\nİlk bakışta, bu iki heves kutuplaşması endişe verici görünebilir ama, her diyalektikte olan umut vericilik yabana atılmamalıdır.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Trabzonspor'da ayrılık!