Mümtaz Soysal

Bunalımlı Gelecek

27 Temmuz 2011 Çarşamba
\n

\n\n\n

ÖYLE anlaşılıyor ki, sonbaharın ilk haftalarında iki krize birden gireceğiz: Biri ekonomik, öbürü siyasal.

\n

Ekonomik olanın çanları çalmaya başladı bile. Bereket, ciddi bir tartışma da başladı. Önceki krizlerin kazandırdığı deneyim var. Örneğin, cari açığın bir ölçüde daraltılması gerekiyor; kişisel tüketimi daraltmada da ölçülü davranıp ekonomik canlılığın birdenbire yitirilmesinden kaçınmak gerekecek.

\n

Asıl endişe verici olan öbürünün, yani bunalım sayılmayan ve tam tersine ferahlaşmaymış gibi neredeyse davul zurnayla karşılanmak istenen, siyasal krizdir. Çünkü kendisine bu niteliği vermiş görünen bir hukuksal yanı var onun.

\n

Her anayasa değişikliği mutlaka özgürlükçü açılımmış gibi olumlu bir izlenim yaşatır bu ülkeye. Özelleştirmeye anayasal temel sağlayan değişiklik de öyle oldu; yabancılık unsuru taşıyan imtiyaz sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıklarda uluslararası tahkim yolunu açan anayasa değişikliğinde de öyle. İnsanımız içli dışlı yanıltmayla her anayasa değişikliğinin hayırlara vesile olacağına inandırılıyor ve sonuçta hayal kırıcı durumlara kurban ediliyor.

\n

Değişikliği kimlerin niçin istediğine eleştirici gözle bakılmalıdır.

\n

Şu sıra en çok anayasa değişikliği isteyenlerin başında iktidar partisinden bir grup var. Herkes değil, Başbakan ve ona yakın olanlar özledikleri başkanlık sistemi için anayasa değişikliğinden medet ummaktalar. O sistemin, başlarına ve ülkenin başına ne gibi dertler getirebileceğini tam kestiremediklerinden.

\n

Değişiklik hevesiyle sabırsızlanan bir başka zümre de BDPnin kopamadığı feodal sistemin evladı ve torunu olan hanımlarla beyler. Onlar, Cumhuriyetin getirdiği düzenle pekâlâ bütünleştikleri ve nimetlerinden yararlandıkları halde, bütün ülkelerde etnik hakları kurcalayanlar gibi oy rantı elde etme peşindeler. Cumhuriyet ve ulus kavramlarının asıl çağdaş olanaklarını kullanarak halklarının desteğini kazanmaya çalışmak zor geliyor galiba onlara. Anayasa değişikliğinde kendi deyişleriyle aktif rol oynayarak özde özgürlükçü olmayan bir yönetim anlayışının temelini atmak istiyorlar.

\n

İlk bakışta, bu iki heves kutuplaşması endişe verici görünebilir ama, her diyalektikte olan umut vericilik yabana atılmamalıdır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları