Mümtaz Soysal

Bölge Kimden Sorulur?

07 Aralık 2008 Pazar

İSTANBUL, dış politikanın yeniden oluşmasına ilişkin olaylardan birine daha sahne oluyor şu günlerde. Pakistanın Asif Ali Zerdari ile Afganistanın Hamit Karzaisi Türkiyeye geldiler ve yarın buranın devlet başkanıyla Üçlü Doruk masasına oturacaklar.

İlk Doruk sayılmaz bu. Birincisini Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer düşünmüş ve 29-30 Nisan 2007de başlatmıştı.

Üçlüden değişen, yalnız o değil. Pakistanın başındaki Beşiktaşlı General Pervez Müşerref ABDnin istediklerini tam yapmayınca çekilmeye zorlandı, öldürülen Benazir Buttonun yerine de eşi Zerdari geçti. Karzai ise, Washingtonla iyi geçinmeyi ve huzursuz Afganistanı yönetmeyi sürdürüyor.

Uçaktan bakınca bile insanı ürküten Hindikuş Dağlarının iki yanındaki komşular bunlar. Taliban o dağların kuzeyindeki düzlükleri kasıp kavururken, zirveler El Kaidenin elebaşlarını barındırmakta. NATOyu zorlayarak yanına aldığı ülkelerin askerlerine rağmen Talibanla başedemeyen ABD, dağlardan inerek dünyanın başına musallat olanları durduramadığı için, Pakistana kızıyor.

Galiba, tarihsel nedenlerle Ankarada bu iki ülke için eskiden beri beslenen sıcak duygular bir yana, yalnızca terör konuşulsa da her ikisinin derdini en iyi anlayabilecek tek devlet yine herhalde Türkiye Cumhuriyetidir. Böyle bir üçlü Doruk, bu bakımdan düşünülebilecek en doğru yöntem oluyor.

Olay, Ön Asyacoğrafyasına uzanan boyutlarıyla, Türk diplomasisinin oynayabileceği en doğru rol açısından da düşündürücü değil mi? Ulaşım ve iletişimdeki teknolojik sıçramaların getirdiği kolaylıklar devletler arası politikada coğrafyanın ağırlığını büyük ölçüde azaltmış olsa da, değişmeyen düstur şudur: Bir ülkenin coğrafyadaki konumu tarihsel yakınlıklarla da pekişmişse, böyle bir ülkenin bu durumu değerlendirmeden durması büyük bir yanlışlık olur.

Şu konumuna bakın Türkiyenin: Öyle bir ülke ki, hem Asyada hem Avrupada, hem Avrupa Konseyinin hem İslam Konferansı Örgütünün üyesi, hem devleti lâik hem halkı Müslüman, hem Balkanlı hem Ortadoğulu, hem Karadenizli hem Akdenizli. Listeyi uzattıkça uzatabilirsiniz.

Böyle bir ülke, yüzüne çarpılan AB kapısı önünde beklemek ya da ABDnin Ortadoğu taşeronluğuna soyunmak yerine, tam ortasında durduğu coğrafyanın koşullarını geçmiştekinden çok daha kullanarak bölge merkezli bir dış politikayı benimseyemez mi? Son zamanlarda kendiliğinden, usulca ve olayların itişiyle gerçekleşmekte olan da budur belki. Zamanla, herkese Bu bölge Türkiyeden sorulurdedirtmemiz gerekmez mi?..

mumtazsoysal@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları