Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir Başka Türkiye
BATI dünyasında gelenektir, yeni yıla halk yığınlarını kucaklayan görkemli müzik şölenleriyle girilir. Genellikle klasik ama çok bilinen parçalarla süslenmiş konser programlarıdır bunlar.
Bizde de yerleşmeye ve gelenekleşmeye başladı bu gibi şölenler.
Ama her zamanki bölünmüşlükle, Batılı ve yerli müzikler olarak.
Cumartesi akşamı Devlet Opera ve Balesi’nin başkentte sunduğu şölen de elbet bunun bir istisnası olamazdı. Ne var ki anlamı ve geleceğe dönük olarak verdiği mesaj önlemliydi.
Bir defa, şölenin sunuluşu için seçilen yer, Ankara Ticaret Odası’nın yeni yaptırdığı Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’ydı. Büyüklüğü, ferahlığı, sahne, ses düzeni ve akustiğiyle, çağa uygun, nitelikli bir orta sınıfın artık bu ülkede de oluştuğunu göstermekteydi. Her yerde olduğu gibi sanatın gelişmesinde devlet gibi bu sınıfın da etkili olacağını kanıtlayan bir yapının seçilmesi anlamlıydı.
İkincisi, klasik Batı müziğinin, şimdilik en yaygın ve popüler yapıtlarıyla bile olsa, son derece yetenekli ve seçkin bir sanatçı kadrosunun elinde olduğunu doğrulayan bir program düzenlenmişti. Orkestranın emektar ve Türkiyelileşmiş Bujor Hoinic’ce yönetilmesi nihayet bir kadirşinaslık jestiydi ve hayli yüksek sayıda yerli ve çok seçkin yetenekli şeflerimizin de bulunduğu hep bilinmekteydi.
Zaten böylesine büyük bir orkestranın her zamanki düzgün icrası da bunun açık kanıtıydı. Hele Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının başarısı: Çiğdem Önol ile Sabri Karabudak ve arkadaşları başta olmak üzere operet solo ve düetlerini söyleyenlerle bale yapıtlarını canlandıranların ortak başarıları, geleceğe güvenle bakmayı sağlayan cumhuriyet ürünleri olarak gururla alkışlandı.
Elbet böylesi, imam hatipli, içe dönük ve belki de örtülü bir Türkiye’nin tam tersine bir yansımaydı. Aslında, ideal cumhuriyetçi tablo bunca ikilikli olmamalıydı. Bundaki bütünleştirme, kuruluşun başlangıç yıllarında “çoksesli müzik” ve onun ilk emekçileriyle başlamıştı, ama henüz tam anlamıyla başarılmış sayılamaz.
Böyle olunca, başarının eksikliği yoldan dönmek anlamına gelemeyeceğine göre, her kesimde olduğu gibi, herhalde müziği de içeren Türk sanat dünyasında yapılacak daha çok iş var demektir.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!