Mümtaz Soysal

Avrupa'ya Yan Bakmak

15 Haziran 2013 Cumartesi

SAYIN Başbakan’ın Gezi Parkı ve Topçu Kışlası eleştirileri dolayısıyla AB Parlamentosu’na pek dostça duygular içinde olmadığı, yani dilimizdeki anlatımla o insanlara yan baktığı hissediliyor. Ama acaba onun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sıfatıyla Avrupa’nın kurumlarına ve kurallarına yan çizme hakkı var mı?
Başbakan,
“onlar da kim oluyor” anlamına “Avrupa Parlamentosu’nu tanımıyorum” dedi; oysa tanımak zorunda. Türkiye devleti, bırakın AB Parlamentosu’nu, Avrupa Birliği’ne tam üye olmak için başvuruda bulunmuş durumda; uzun aralıklarla da olsa tam üyelik için “müzakere eden devlet” sayılıyor.

\n

Kaldı ki, Türkiye asıl Avrupa Konseyi’nin kurucularından biri ve onun gururu olan İnsan Hakları Sözleşmesi’nin imzalayıcısıdır ve o sözleşmeyle kurulan bir çeşit yargısal denetleme mekanizmasının içinde yer almakta. Başbakan herhalde biliyordur, Konsey üyesi devletlerin vatandaşları o mekanizmanın en önemli organı olan Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na bireysel başvuru hakkına sahiptirler. Özellikle Kıbrıs sorunu dolayısıyla mülkiyet haklarının ihlal edildiğini iddia eden Rumlar ihlalci saydıkları Türk devletini muazzam tazminata, çok yüksek maddi ve manevi para cezalarına çarptırabildiler. Avrupa devletiysek, AB üyesi olmasak da bunları tanımak zorundayız. Başbakan da öyle.

\n

Üstelik, herkesten daha çok onun bilmesi gerekir ki, yalnız bireyler değil devletler de bu mekanizmaya başka devletleri şikâyet edip mahkûm duruma düşürebiliyorlar. Son ayların şiddet olayları başta olmak üzere birçok insan hakları ihlalleri yüzünden Ankara’nın Avrupa’daki insan hakları mercileriyle başının derde girmesi çok yüksek olasılık. AKP iktidarı içteki muhalefetten daha çok dıştaki demokrasi ve özgürlük savunucularını tatmin edici gerekçeler ve inandırıcı nedenler bulmakta sıkıntı çekeceğe benziyor. Geçmişteki bazı Türk hükümetlerinin başına çok geldi bu tür sıkıntılar. Şimdikinin de başına gelirse, Sayın Başbakan “Tanışıyor muyuz” demez inşallah.

\n

Derse, emin olmalıdır ki, AKP iktidarının başlangıç yıllarında büyük çabalarla inşa edilen “İslamcı ama demokrat, Müslüman ama çağdaş” türünden evrensel destekler sağlayıcı izlenimler zayıflayacak ve partinin işi zorlaşacaktır. Yalnız onlar değil, Türkiye’nin bütün iktidarları bilmeliler ki, yakın geçmişimizin Avrupalılığı, bir çıkar ortaklığının ve taklitçiliğin değil, kendi yolumuzun ve kararlarımızın doğruluğunu değerlendirmeye yarayacak bir kıstas, yani bir “ölçüt” arayışının sonucudur.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları