Mithat Melen

Kazanım Kaynar Maymunum Oynarken...

27 Şubat 2014 Perşembe

Türkiye’nin önünde nereden bakarsanız üç seçim var. Seçim yılında ekonomiyi yoluna koymak kolay iş değil. Faizleri artırmak ve kuru dengelemek geçici bir çözüm. Enflasyon yükselirken büyüme hızını belirli bir oran üzerinde artırmak da kolay değil.
Parasal politikalar tek başına hiçbir zaman ekonomileri dengelemek için yeterli olmamıştır. Yanında mali politikalara gereksinim vardır. Bir seçim yılında da kamunun gelirlerini artırmak ve giderlerini kısmak göründüğü gibi kolay olmasa gerek.
Vergileri artırırsanız büyüme hızı düşer. Harcamaları kısarsanız ülke hiç büyüyemez olur. Ancak faizi yükseltip Merkez Bankası rezervlerinden dövizleri piyasaya yığarak da ekonomiyi dengeleyemezsiniz.
Söz ettiklerimiz hep teori. İşin pratik yanı ocağın ateşini söndürmemek. Bir ülke ekonomisinin ateşini keserseniz sonuçları sadece ekonomik olmaz; siyasal ve sosyal olur. 78 milyonluk Türkiye’de gelir dağılımının adil olmadığını bildiğimiz için ekonomide durgunluk gerçekten tehlikeler getirir.
Şunu sorabilirsiniz: Çok da aşırı büyüme ya da hovardaca yaşama, har vurup harman savurma doğru bir tercih mi? Aslında bir ülke ekonomisi aynen insan vücudu gibi hep normaller üzerine kurulmuştur. Hiçbir aşırılığı kaldırmaz.
Siyasete gelince... Küresel dünyada çevreniz barut fıçısıyken ekonomiyi gözetmeden siyaset yapamazsınız. Uluslararası konjonktür de artık bu bölgede sürdürülebilir bir ekonomik ve siyasi istikrardan yana. Güneydoğu Anadolu meselesini (Bence ırkçılık anlamına geldiği için Kürt sorunu demek istemiyorum. Hayat felsefemizin temelinde din, dil, ırk, renk ayrımı gütmemek vardır.) tam çözemeden uluslararası camia herkesin küllenmeye yüz tuttuğu sandığı Kıbrıs sorununu gündeme getirmektedir. Belli ki Başbakan’ın her yurtdışı gezisinde önüne Kıbrıs kozu konmakta. Peki, Kıbrıs’ta istenen nedir?
Kıbrıslı Rumların Annan Planı’nı reddetmelerinden sonra adayı vuran ekonomik kriz yeni çözümleri gündeme getirdi. Kıbrıs Rum lideri Nikos Anastasyadis, komünist olduğu varsayılan AKEL partisini de yanına alarak bir konfederasyon modeline “evet” diyeceğe benziyor. Ekonomik krizden çıkmanın da başka bir yolu yok ki...
Peki, nereden başlayacaksınız işe? Bunca yıldır kapalı olan eski Maraş’tan (Varosha). KKTC hükümeti Maraş’ın uzlaşmanın önşartı olmasını istemiyor. Ancak en iyi ekonomik çözümün Maraş’ın yeniden imarı ve uluslararası yatırımcıya açılması olduğu açık.
Peki, Türkiye’nin, bu durumda çapraz görüşmeler de devam ederken AB müzakereleri ne olacak? Birdenbire Türkiye, AB içine mi girecek? Yoksa bütün Batı’yı ayağa kaldıran, NATO’yu kızdıran Çin’den füze alınması süreci mi işleyecek?
Bakınız, “kazanım kaynarken, maymunum oynarken” yani ekonomim güçlüyken ben değil, çevremdekiler beni el üstünde tutarlar. Onun için elimize geçen bu fırsatları iyi değerlendirip ekonomik dengeyi bozmamamız gerekiyor. Ayrıca kimse korkmasın. Türkiye güçlü oldukça, ekonomik ve siyasi istikrarı sürdürdükçe sorunlarını aşar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İktisatçı Kuşak 27 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları