Mithat Melen

İktisatçı Kuşak

27 Ocak 2014 Pazartesi

Son günlerde o kadar çok politikaya daldık ki ekonomiyi unuttuk. Gerçi politika 2014 yılında öyle hızlı ve değişken bir hal aldı ki, dönen kartopunun nerede çığ olup kimlerin ve nelerin başına ineceğini artık tahmin etmek bile zor. Ancak bir gerçek var ki, 2014 yılı Türkiye’de politik açıdan zor geçecek. Her şeyden önce yerel seçimler var. Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimleri, belki de olası bir erken genel seçim.
Bir kere taşlar yerinden oynadı. Artık herkes parmaklarının ucunda ne olacağını bekliyor. Hep söylemişizdir; önemli olan değişimin demokratik olması ve seçimle gerçekleşmesi. Onun dışındaki hiçbir seçenek tercih edilebilir değildir. Demokrasiye inancımız varsa sandık önemli çözümlerden biridir.
Şimdi böyle zorlu bir ortamda, seçim yılında ekonomi yönetmek çok kolay bir iş değildir. Hele de Türkiye gibi kurumların tam oluşamadığı ve doğru dürüst ayakta kalamadığı bir ülkede ekonomiyi el yordamıyla yönetmek güçtür. Birkaç gündür döviz kurunun patladığını, faizlerin ise zorla yükseltilmemeye çalışıldığını görüyorsunuz.

Faiz ve kur
Parasal politikalarda elinizdeki en önemli araçlar faiz ve kurdur. Bu parametrelerden teorik olarak ancak birini tutabilirsiniz. Özetle, kuru veya faizi müdahalesiz boş bırakamazsınız veya ikisine birden müdahale edemezsiniz. Bir de son yıllarda özel sektörün döviz cinsinden aşırı borçlanması ve bankaların döviz cinsinden rezerv tutması kura baskıyı artırmaktadır. Merkez Bankası ise tek başına kura müdahale etmekte yalnız kalmaktadır. Çünkü faizleri düşük tutmak kura baskıyı artırmaktadır.
Aslında tek başına bir parasal politika, ekonominin istikrarı için yeterli değildir. Parasal politikaların maliye politikalarıyla desteklenmesi gerekir. Ya vergileri artıracaksınız ya da giderleri kısacaksınız. Ama bizim ekonomimizde kamuyu piyasadan borçlanır halden kurtarmak ve yansıma etkisini azaltmak için şimdiye kadar Türk Lirası üzerindeki baskı azaltılmıştı. Bundan sonra döviz kuru arttığı için ithalat pahalılaşırsa Türk Lirası gelirleri düşecektir. Hâlâ vergi sistemimizi düzeltemediğimiz için dolaylı vergilerin daha çok olması ekonomiye Türk Lirası girişini ithalat düşünce azaltacaktır. Ayrıca ihracat da düşeceği için döviz baskısının üzerine Türk Lirası baskısı da binecektir.
Bir de ödemeler bilançosuna bakalım. Çok kafa karıştırmadan, ayrıntılara girmeden yılda yaklaşık 60 milyar dolar cari açığımız var. Basit bir hesaplamayla günde 250 milyon dolar diyelim (60/12/20), bu her gün 250 milyon dolar döviz bulmanız gerektiği anlamına gelir. Bulabilirsiniz tabii.
Ancak yüzde kaç faizle bulabilirsiniz? Dünyanın kullandığı paranın iki misli faiz ödemezseniz Türkiye’ye fonları çekemezsiniz. Ayrıca çok sıcak fonlar da soğur gider.

Sosyal huzursuzluk
Şimdi çelişki değil mi dövize yüksek faiz öderken Türk Lirası faizini tutmanız? Bu ne demektir? Bütün dünya yüzde 12’den döviz faizi varken yüzde 10’dan Türk Lirası’na neden gelsin? Bir şeyi anlıyorum, seçim yılında zam yapmak zordur. Yalnız kuru aşırı yükseltirseniz Türkiye’de üretim düşecek, kalkınma hızı yavaşlayacak, halk kitleleri sosyal huzursuzluk yaşayacak, hele de seçimden sonra sokağa bile dökülecektir. (Dileyelim, bu gerçek olmasın.)
Döviz kuru ortalama yüzde 25 oranında yükseldiği için Türkiye’de de maliyetlerin aynı oranda arttığını düşünmekte yarar var. Bir taraftan maliyet enflasyonunu kamçılıyorsunuz, diğer taraftan ihracatı ve üretimi düşürüyorsunuz. Büyüme hızı da doğaldır ki azalıyor.
Türkiye’nin bugünlerdeki şansı Batı ekonomilerinin toparlanma yolunda olduğu noktasıdır. Bundan hareketle sadece Merkez Bankası’na baskı yaparak değil, Hazine’nin sessiz kalmayıp ekonomi yönetimine el atması gerekir. Merkez Bankası Kanunu’nun birinci maddesi fiyat istikrarını korumaktan bahseder. Şimdi Türkiye’de fiyat istikrarı korunuyor mu? Bizim kuşak bu ekonomi ve krizler konusunda o kadar çok şey gördü ve tecrübelendi ki. Türkiye’de siyasi partiler çoğunlukla ekonomi kötü gittiği için iktidara gelirler, yine ekonomi kötü giderse de giderler.
Hanımlar, beyler ve sevgili çocuklar, hep birlikte Türkiye ekonomisiyle ilgilenmemiz gerekir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İktisatçı Kuşak 27 Ocak 2014

Günün Köşe Yazıları