Milli ve yerli üretim olarak yalan!

08 Kasım 2020 Pazar

Gerçeğin yalan denizinde boğulduğu bir ülkede, aklımızı ve ahlakımızı yitirmeden hayatta kalmaya çalışıyoruz. 

Günümüzde Türkiye’nin en kapsamlı, en hızlı, en yoğun yerli ve milli üretimi, yalan... Bu topraklarda salt binalar değil, siyasal yapılar çürük. Partilerin başında, ortasında, kıçında oturan ve devletin tepesine çöreklenen politikacılar çürük. Kaidelerini koltuklayan her makam, ellerinin uzandığı her yer, her şey onlarla birlikte çürüdü.

Ama en kötüsü, ahlak çürüdü. Oysa ahlak yokluğunda hukuk da var olamaz. 

Türkiye’nin hiç de iyiliğini istemeyen dış güçlerin 1990’lı yıllardan beri desteklediği “yıkıcı yozlaştırma” projesi, el ele çalışan iki yapılanma, FETÖ ve Adnan Oktar Organize Suç Örgütü tarafından başarıyla yürütüldü. Dikkatle bakarsanız, her ikisi de siyasal erk içinde avladıkları, satın aldıkları ya da şantaj yaptıkları politikacılardan destek alan bu örgütlerin asli oyun alanı mahkemeler, yani yargı kurumuydu. FETÖ, Adnancıların teknolojik desteğini (sahte ses ve görüntü kayıtları, çakma belgeler onların eseridir) alarak kumpas davalarla orduyu ve devleti yargı eliyle çökertmeye çalışırken Adnan Oktar’ın yüzlerce avukatı ülke adliyelerini açtıkları on binden fazla davayla boğuyorlardı. Başı Emniyet güçleriyle derde giren ya da benim gibi bireyler tarafından mahkemeye verilen Adnancılar ise FETÖ’cü politikacı, polis ve yargı mensupları tarafından kurtarılıyordu. 

Adnancı altyapı hâlâ faal

Ama Emniyet’te dürüst polisler, yargıda dürüst hukukçular iyi ki hâlâ var! O dürüst polisler sayesinde nihayet yakayı ele veren Adnancıların çoğu, mıh gibi duran dürüst bir mahkeme heyeti tarafından yargılanıyor. Yüzlerce sanıklı davalar uzun sürer, ama sona yaklaşıldı. 

Peki, örgüt tamamen çökertilebildi mi? Hayır. 

Bir zamanlar FETÖ’ye çakma kanıt üreten teknolojik altyapı ve bu altyapıyı yönetenler müthiş faal! Sosyal medyada esip gürlüyor, çarpıtılmış videolar, iftiralar ve yalanlarla mahkemede Adnancı suç örgütüne karşı tanıklık edecek mağdur müştekileri yıldırmaya, caydırmaya, korkutmaya, yargı sürecini de karalamaya çalışıyorlar.  

Örgütün (yüzden fazla var) avukatları, dava dosyasını inceleme hakkını suiistimal ederek dışarı sızdırdıkları mağdurların ifade ve görüntülerini sosyal medyada isimlerini vererek yayıyor. Bu mağdurlardan bazıları on beş, on altı yaşlarında. Yaşı büyük mağdurların ifadeleri yazılı, yaşı küçük mağdurlarınki psikolog rehber eşliğinde kayda alınıyor. Örgüt, avukatların sızdırdığı bu kayıtları, mağdur müştekiler üzerinde baskı kurmak için yayıyor. Emniyet güçleri, çocuk yaştaki mağdurları korumakta çaresiz kalıyor. 

Örneğin mağdur ve müştekilerin bir arada göründükleri eski doğum günü ya da piknik fotoğraflarını alıp “örgüt” oldukları iddiasıyla, ad ve soyadlarını vererek sosyal medyada yayıyorlar. Bu medya stratejisinin birinci amacı, örgütten hâlâ korkarak susan yüzlerce mağdurun şikâyetçi olmasını önlemek. İkinci hedef, şikâyetçi olma cesaretini gösteren kız çocuklarını afişe ederek şikâyetlerini geri çekmeye zorlamak.     

Örgütün serbest kalan ya da hiç yakalanmayan üyeleri (ki çoğu yurtdışına kaçmayı başardı) operasyondan önce ve yargı aşamasında mahkemeyi karalamayı ve yalan bilgi yaymayı hiç aksatmadı. Sosyal medyada iki yıldır sürdürdükleri yalan ve iftira kampanyasının son oyunu, geçen hafta saygın hukukçu Av. Celal Ülgen üzerine kuruldu. 

Hedef gösterdiğini taraftar gibi sunmak

Celal Ülgen Hocamız, kumpas davaların efsane savunma hukukçusu ve halen devam eden davalarda gazeteci arkadaşlarımızın kahraman avukatı olarak hepimizin çok sevdiği bir hukukçudur. Örgüt, hocanın 2018 yılında Adnancılara yönelik operasyona ilişkin işlemlerde polis ve savcılara yaptığı uyarıyı içeren demeci, birkaç gün önce sosyal medyada sanki yeni söylenmiş, mahkemeyi eleştiriyormuş, Adnancıları koruyormuş yorumlarıyla çarpıtarak yayımladı. Hem de onlarca mecrada, yüzlerce kez...

Av. Celal Ülgen anlatıyor: “Ahlaksızlar! Bir yandan hakkımda ‘Kamuoyunun da yakından bildiği gibi Av. Celal Ülgen AK Parti’ye, MHP’ye, Müslüman cemaatlere ve Ülkü Ocakları’na karşıt olan solcu, ateist, Darwinist ve marjinal kesimlerin tutunduğu, yardım aldığı ve çalıştığı bir hukukçudur. Darwinist ideolojileri benimsemiş ve hayatına yansıtmış bir kişidir’ diye marjinallere beni hedef gösteriyorlar. Öte yandan iki yıl önceki soruşturma aşamasında TV’de yaptığım bir konuşmada polis ve savcıları uyarmamı, sanki kendilerine destek vermişim gibi yaymaya ve bilgi kirliliği yaratmaya devam ediyorlar. Bu ahlak yoksunlarının yapmayacağı şey yoktur. Kaldı ki Adnan Hoca ve ekibi hakkında yapılan soruşturmada bütün dijitallerin imajlarının da alındığını daha sonra öğrendim.

Evet hocam. Ahlaksızlar. Ve hukuksuzluğun ahlaksızlıktan beslendiği topyekûn yozlaşma üzerine yazılacak daha çok şey var.       



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kızgın Boğa 21 Nisan 2024
Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları