Kürşat Başar
Kürşat Başar kursatbasar63@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tarihimizle Yüzleşirken (06.12.2011)

06 Aralık 2011 Salı
\n

\n

Tarihimizle yüzleşelim söylemi aslında yalnızca geçmişe bilimsel veriler ve belgelerle yeniden bakılması, resmi tarih tezlerinin yeniden gözden geçirilmesi anlamına gelmiyor.

\n

Tarihle hesaplaşma aslında geçmişten bugüne devam eden bir süreçte farklı ideolojilerin, farklı kesimlerin hesaplaşması anlamına geliyor.

\n

Kısacası bu hesaplaşmada tarih yalnızca bir malzeme niteliği taşıyor. Ve belki bu yüzden ciddi tarihçilerin çoğu bu tartışmalara ilginç bir biçimde uzak duruyor.

\n

Bizde Abdülhamit dönemi de, Kanuni de, Fatih de, Vahdettin de, Atatürk de, Menderes de yaşadıkları tarihsel dönem ve süreçte yaptıklarıyla, aynı anda dünya tarihinde olup bitenlerle değil de bugün kimin ideolojisine nasıl hizmet edeceklerse o gözlükle değerlendiriliyor.

\n

Bu her zaman da böyle oldu.

\n

Bu nedenle de bu tartışmalardan asla doğru dürüst bir sonuç çıkmaz.

\n

***

\n

Bizde tarih herkese göre farklıdır. Hatta her kesimin kendi tarihçileri, yazarları olduğundan herkesin elinde kitaplar, belgeler, yazılar bulunmaktadır.

\n

Gerçekte Türkiyede söylenmesi, yazılması yasak denilen, gizlenmiş, saklanmış denilen pek çok tarihsel dönem üzerine geçmişten bugüne fazlasıyla kitap yazılmış. Anılar, gözlemler, tanıklıklar yayımlanmış. Ele aldığı konuyla bilimsel açıdan ilgisi bile olmayan insanlar araştırmacı adı altında ciltler doldurmuş ve bunlar da daha sonra ciddi belgeler olarak kullanılmış.

\n

Ülkemizde, tarihi romanlar bile dün de, bugün de tartışmalarda belge diye öne sürülür.

\n

Aslında tarih denilince, yüzde yüz gerçeğe ulaşmak sanıldığı kadar kolay da değil. Karşılaştırmalı okumalarda ya da arşiv araştırmalarında bile tam anlamıyla gerçeğe ulaşmak her zaman öyle basit olmuyor.

\n

Bir ülkenin tarihçisine resmi tarihçi diye güvenmezken yabancı bir tarihçinin o ülke üzerine gözlemlerinin de farklı bir hesap taşıyıp taşımadığını tartışmak gerekiyor.

\n

Dünya tarihi, bütün devletlerin en küçüğünden en büyüğüne, kendisine düşman olarak gördüğü her unsuru, kendi yurttaşı filan da demeden yok etmesinin tarihidir aynı zamanda.

\n

Bu durum, geçmişte daha açık ve gaddar biçimde günümüzdeyse daha üstü örtülü ve karmaşık bir biçimde sürüp gitmiyor mu?

\n

O nedenle bizim de tarihimiz en gelişmiş, en uygar, demokrasinin beşiği denilen devletlerin tarihi gibi parlak zaferler ve kahramanlıkların yanı sıra zulümlerle, baskılarla doludur.

\n

Bunlar üzerine konuşurken, bu baskıları, zulümleri, utanılacak sayfaları gündeme taşırken, aynı kavgaları bugünün kuşaklarıyla sürdürmek yerine, gerçek çatışma nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik dersler çıkaramadığımız sürece tarihle yüzleşmek neye yarar?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Görüşmek Üzere... 10 Ocak 2013
Vergiler ve Zenginler 8 Ocak 2013
Kitap Korkusu 5 Ocak 2013

Günün Köşe Yazıları