Hikmet Çetinkaya

Zindanda Ölenler, Zindanda Çürüyenler!..

19 Ekim 2012 Cuma
\n\n\n

Ölümsüz bir güzelliğin ötesinde, gözlerinin karası vuruyor yarı aydınlık bir geceye...

\n

Ertelenmiş anıları toplayıp hayatı yeniden kucaklamak istiyor insan.

\n

Yanıt aranan sorular, nesnelerin evrensel coşkunluğu, çocukluk, gençlik yılları, kül rengi bulutları bir evin odasına taşıyor bir annenin bakışlarında.

\n

Yalnızlığın ve çaresizliğin resmini görüyorum o anda...

\n

Yıllar önceye gidiyorum.

\n

Düşüncelerim karmakarışık, duygularım fışkırıyor.

\n

2000’li yılların başları...

\n

Çocuğun adı Murat Dil... Annenin adı Zöhre...

\n

1996 yılında tutuklanıp Gebze Cezaevine konuluyor.

\n

Murat, TİKB davasından yargılanıp 33 yıl hüküm giyiyor.

\n

Zöhre Ana 2000 yılı Haziran ayında tanıdım...

\n

Dışarıda bir yaz yağmuru vardı, konuşurken hıçkıra hıçkıra ağlıyordu...

\n

Oğlum ölüme terk edildi, gün gün eriyip gidiyor, kurtuluş umudu yok!

\n

Murat, karaciğer kanseri hastalığına yakalanmıştı.

\n

Zindanda ölümü bekliyor, Zöhre Ana ise derdini kimseye anlatamıyordu.

\n

***

\n

Sabah uyanıp çayımı yudumlarken, Oktay Akbalın Hastane ve Hapishanebaşlıklı yazısını okurken, yıllar önce yazdığım Murat Dil ve daha nicelerinin öyküsü geldi aklıma.

\n

Sonra 12 yıl önce yazdığım şu tümceler:

\n

Uzaklara gömülmüş gençlik yıllarının alacakaranlığındaki demir sürgülü kapılar, hücrelerin iç içe girdiği karanlık dehlizlere ulaşıyordu.

\n

Tüm güzellikleri, ülkesinin gençlerini mezara gömen bir toplum bunca acıları neden yaşam biçimi sanıyordu?

\n

Suskunluk örtüsü altında yaşamıştık çünkü!

\n

Kaç gencimizi dağlarda öldürmüş ya da şehit etmiştik!

\n

Nâzım Hikmeti, Aziz Nesini, Oktay Akbalı, Rıfat Ilgazı, Orhan Kemali, Balabanı, Can Yüceli zindana atmıştık!

\n

Hapishaneler ve hastaneler...

\n

Aydınlar, solcular, devrimciler, yurtseverler...

\n

Denizler, Hüseyinler, Yusuflar, Sinanlar, Mahirler, Kaypakkayalar, Erdallar...

\n

Bıkmadık kana kan intikamdemekten, aydınlarımızı, gazetecilerimizi (ideolojileri ne olursa olsun) sanatçılarımızı, üniversiteli gençlerimizi, 14 yaşındaki çocuklarımızı zindanlarda çürütmekten, öldürmekten.

\n

Şimdi de dünyaca ünlü bir sanatçımız olan Fazıl Sayı baş tacı edeceğimize yargılıyoruz işte.

\n

Fazıl Say birilerine göre İslam düşmanı...

\n

***

\n

Kayıp yılların ötesindeyim.

\n

Bir kıyı kasabasında körfezin derin mavi sularına bakarken Murat Dili, Zöhre Anayı anımsıyorum.

\n

Yıllar ve yıllar önce bir oğul, bir ana...

\n

Bugün cezaevlerinde yaşanan dramı anlatan mektuplar alıyorum.

\n

İnsanın yüreğini kavuran, duygulandıran mektuplar...

\n

Onların çığlığını kimse duymuyor.

\n

Hastane hastane dolaştırılıp cezaevinin revirine yatırılan Murat Dile konulan tanı şuydu:

\n

İlerlemiş safrakesesi iltihabı...”

\n

Daha sonra ise karaciğer kanseri”.

\n

Zamanın buluştuğu bir dönemeç, zor da olsa.

\n

Nasıl olsa ölümlere alıştı bu toplum...

\n

Alıştırıldı!

\n

***

\n

Her ölüm, her acı, zindanlardan gelen mektuplar bilmem sizin de yüreğinizden bir parça alıp götürüyor mu?

\n

Ölüm ve hapislik!

\n

Sanki ölüm de tıpkı aşk gibi, ürpertiler ve dinamit yığınları arasında saklanıyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları