Hikmet Çetinkaya

Ölüm Geçidinde Mehmetim...

13 Kasım 2012 Salı

Ona ister ölüm geçidi”, ister hüzün geçidi deyin, o acıyı, çıtırdayan alevlerin sesinde diz çökmüş gözkapaklarının üstünde tılsımlı bakışlar göreceksiniz...

\n

Gözyaşları...

\n

Çığlıklar...

\n

Hep aynı görüntüyle karşılaşacaksınız...

\n

Bayrağımıza sarılı tabutlar, törenler, analar, babalar, eşler, çocuklar, komutanlar, siyasetçiler.

\n

Yine kadının çığlığını duyacaksınız:

\n

Ben sana doyamadım!

\n

Jandarma Kıdemli Çavuş Hakan Gemicinin 23 günlük eşi Elif gibi, Uzman Çavuş Ömer Büyükkösenin nişanlısı Kübra Baysal gibi:

\n

Canın çok acıdı mı Ömerim!

\n

Hakanlar, Ömerler, Hasanlar yani bizim Mehmetler!

\n

Mehmetlerimiz!

\n

Son gidenler Dadaşlar oldu...

\n

17 kişiydiler...

\n

Ölüm onların hep yanı başında...

\n

Köhne karakollarda, bombalı, mayınlı tuzaklı yollarda...

\n

Vadilerde, dağlarda!

\n

Afyonda 25 can, Uluderede 10, Muş-Bingöl yolunda onlarca...

\n

İskenderunda, Hakkâride, Bingölde, Şemdinlide, Yüksekovada.

\n

Asker, polis...

\n

Kimisi kaza, kimisi çatışma, kimisi pusu.

\n

***

\n

Bu acılar, gözyaşları, çığlıklar...

\n

Siperde, Elifi arayan o yiğidim:

\n

Elifim, hakkını helal et!

\n

Sonu olmayan bir örtülü savaş bu...

\n

Acı...

\n

Gözyaşı...

\n

Bacakları, kolları kopan gazilerimiz.

\n

Sen insansın, yoksul halkımın çocuğusun, subay, astsubay, uzman çavuş, erbaş, er olsan da...

\n

Sen bir lokma ekmek parası için Tuzla tersanelerinde sigortasız çalışıp ölsen de, Esenyurtta çadırlarında, çöken köprülerin altında ölsen de.

\n

Buzul maviliklerde yakalıyor seni ölüm, soğuk gecelerde yıldızların altında sırtında bilmem kaç kilo olan sırt çantasıyla, silahınla vuruşurken.

\n

Karabasanın uğuldadığı, bittiği anı görüyorsun sen, yaşamın diplerindeki o felaketi...

\n

Bedelini öderken bile Vatan sağ olsun diyorsun...

\n

Kuş sağanaklarıyla, şafağın yağmuruyla ıslanmış vadilerin ıssızlığı, yaprağı donduran gecede, sis inmiş fırtınalı saatlerde...

\n

Sen varsın sen, ölümle kucaklaşan!

\n

***

\n

17 şehidimiz uğurlandı...

\n

Ay yıldızlı bayrağımıza sarılı cenazeleri toprağa verildi.

\n

Devletin zirvesi oradaydı!

\n

Sarsılmaya başlayan bir sabahın içinde, o bulanık düşlerinden sıyrılan gece mavi yüzünü gösterirken Dadaşlar gidiyordu Dadaşlar...

\n

Sonsuzluğa.

\n

O yoksul halkımın çocukları, evlerinin pencerelerine bayrağımızı asmışlar.

\n

Babalar konuşuyor her zamanki gibi:

\n

Vatan sağ olsun!

\n

Sonra bir uğultu yükseliyor:

\n

Şehitler ölmez vatan bölünmez!

\n

Emperyalizmin ağababaları BOPla bölüyorlar her yeri.

\n

AKP iktidarı giderek şahinleşiyor, toplumda tümlüğümüz ayaklarımızın altından kayıyor, açlık grevleri dalga dalga yayılıyor.

\n

Kanayan bir yara var...

\n

Ağlayan analar...

\n

Babalar...

\n

Dul kalan kadınlar...

\n

Babasız çocuklar...

\n

***

\n

Birileri gerçekleri anlatmalı bize... Kana kan intikam duygularının bir işe yaramadığını anlatmalı...

\n

Emeğin sömürüldüğü, eğitim sisteminin iflas ettiği bir toplumda elinde silahla bir yere varılmayacağını anlatmalı halkıma.

\n

Türk ve Kürt ayrımcılığı yapmadan, mezhep ayrımcılığı yapmadan anlatmalı uzun uzun.

\n

Boris Pasternakın o güzelim dizelerindeki milyonlarca mavi gözyaşının niçin aktığını çocuklar öğrenmeli.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları