Hikmet Çetinkaya

Mustafa Kemal...

10 Kasım 2012 Cumartesi

Hava kararıyor, daralıyor güneşin kaybolduğu sırada...

\n

Bir yürek çarpıyor, ardından şimşek, gök gürültüsü ve yağmur.

\n

Bugün cumhuriyetimizin kurucusu, Aydınlanma Devriminin yaratıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 74. yıldönümü.

\n

Mustafa Kemal’in ölümünden 15 gün sonra, dönemin İngiltere Büyükelçisi Percy Loraine’nin Londra’ya özel bir kuryeyle gönderdiği, üzerine 40 yıl boyunca açıklanmayacakdamgası vurulan mektubundan bazı bölümler aktaracağım...

\n

Bu mektup, Atatürk düşmanlarının arttığı bu dönemde çok önemli çünkü...

\n

... Korkarım gelecek kuşaklara Atatürk diktatör olarak aktarılacak. Bunun yanlış olacağı kanısındayım. Hem savaşta hem barışta evet o büyük bir liderdi ancak gerçek bir diktatör değildi.

\n

Ne yazık ki ben, şimdiye kadar onu anlatabilecek diktatör kelimesine ait bir tanımımız olduğuna inanmıyorum. Kendisi zaten ülkesinin insanları için yaşıyor ve çaba gösteriyordu.

\n

Hitler ve Mussolininin tersine, devlette idari ve yönetim fonksiyonları bulunmuyordu; af yetkisi, mahkemelere emir yetkisi yoktu. Diplomatik misyon temsilcilerini reddetme hakkına sahip değildi.

\n

***

\n

Atatürk, Müslüman olarak doğmuş ancak yobazlık karşıtı bir kişi olmuştu. Doğruluğu sevmiş, günahtan nefret etmişti. İşini bilen, doğru yapan bir askerdi.

\n

Savaştan yana değil barıştan yanaydı. Bağımsızlığı elde ettiği andan itibaren barışın peşinde koşmuş ve bunu başarmıştı.

\n

Kemalist cumhuriyetin dostluk elini uzatmadığı ve aralarında Osmanlı İmparatorluğunun düşmanlarının da bulunduğu tek bir komşusu bile yoktur.

\n

Uzatılan dostluk eli çoğunlukla tutulmuş, sarf edilen çabalar, Doğunun bu bölgesinde daha geniş kapsamlı bir barış sağlanmıştır.

\n

Mustafa Kemal, yapılması gerektiğine inandığı şeyleri korkusuzca yerine getirmekten asla vazgeçmemiştir.

\n

Hastalığının ağırlaştığı anlarda bile, ölüme çok yaklaşmış olsa bile, korku asla ne yüreğine ne beynine yerleşmeyi başarmıştı.

\n

Halkına hayatlarını, onur ve şereflerini, insanca yaşama yolunu vermiş, en önemlisi onlara haklarına sahip çıkmaları için bağımsızlığı tattırmıştır.”

\n

Percy Loraine, 1934-1939 yılları arasında İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi’ydi...

\n

Türkiye’yle İngiltere arasında, 19. yüzyılda kesilmiş olan yakın diplomatik ilişkileri yeniden canlandırmada etkin rol oynamıştı...

\n

***

\n

Atatürk’ün ölümünün ardından Percy Loraine’nin yazdığı mektuptan ve ayrıca 10 Kasım 1948’de BBC’de yaptığı konuşmadan yine bazı bölümleri aktarayım:

\n

Atatürk Batıda yes men ve uzun süredir Türkiyede evet efendimciolarak tanımlanan davranışlardan hoşlanmaz, onları aşağılardı.

\n

En çok sömürücüleri sevmez, açıkgözleri hor görürdü. Ahmak ve dalkavuklara tahammülü yoktu. Bir insanın onun için çalışıyor olması düşüncesine hoş bakmazdı. Çünkü o insanları ve ülkesi için düşünüyor ve çalışıyordu.

\n

Atatürk biliyordu ki yaşam uzun, çetin ve sürekli bir sınavdır. O yüzden öğrenmeyi, sorulara yanıt bulmayı yaşamı boyunca sürdürdü.

\n

Türk milletine duyduğu inancı hiç yitirmedi, onların özgüvenini tazeledi, akıllarını özgürleştirdi, enerjilerini güçlendirdi, yıpranmış bir geçmişi gömdü, geleceğin kapılarını ardına dek açtı...

\n

Halkıyla inanç birliği yaptı...

\n

Onun dış politikası, barışa, dostluğa, uzlaşmaya ve savaşı önleyecek garantilere dayanıyordu.

\n

Atatürkü dinleyenler çok iyi biliyordu ki her sözünde şaşmaz bir maksat vardı, yorulmak bilmez bir sorgulama gücü...

\n

***

\n

Dimdik, tam erkek bir endam... Düzgün yüz hatları... Keskin duru mavi gözler, dik kaşlar...

\n

Aklı da bedeni de harekete atılmaya hazır bir zemberek gibi...Mustafa Kemal buydu!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları