Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Suna Kıraç'ın Ödülü
Toplumsal sorumluluk deyiminin ve uygulamasının dünyada yüz yılı aşan bir geçmişi var. Türkiye’de yeni yeni yaygınlaşıyor.
Artık Türkiye’de faaliyet gösteren büyüklü-küçüklü şirketlerin en önemli bölümlerinden biri Toplumsal Sorumluluk Departmanı… Önce şirketin çalışanlarına yönelik etkinliklerle başladı bu uygulama. Şirket ya da grup mensuplarının sosyal dayanışma ve yardımlaşmasını güçlendirmek için atılan adımları, daha sonra, şirketin bulunduğu yerin çevre ve insanlarına yönelik etkinlikler izledi. Ardından, ülkenin daha uzak yerlerine yayıldı projeler.
Bu etkinlikler elbette şirketin etkinliği, tanıtımı, prestiji için önemliydi ama ülkenin ve yaşamın her alanında örnek projelerin hayata geçirilmesini de sağladı. Toplumsal sorumluluk yatırımları, tarım, hayvancılık, çevre, yol, su, eğitim, kültür, spor, müzik ve daha birçok alanda gözalıcı kalkındırma atılımları yarattılar.
Ama saygın kurumlar, toplumsal sorumluluk etkinliklerini, insanların gözlerinin içine soka soka yapmadılar. Reklam amacıyla kullanmadılar. Sessiz sedasız, amacına ve anlamına uygun tavırlar içinde oldular. Bugün bazı belediyelerin yaptığı gibi, caddeleri, sokakları, duvarları, köprüleri pankartlarla donatıp “Şunu da yaptık, bunu da yaptık” havasına girmediler. En fazla, kendi internet sitelerinde yapılan işleri ve yeni projeleri duyurdular.
***
İşte bu alanda övgüye ve ödüle layık bir kişiye, bir işkadınına ödül verildi geçen gün. Türkiye’nin en eski ve en büyük özel kuruluşu Koç Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanvekili Suna Kıraç, Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı’nın “2008 Toplumsal Sorumluluk Ödülü”ne layık görüldü. Kıraç, ciddi sağlık sorunlarına rağmen ödül törenine tekerlekli sandalyeyle katıldı ve ödülünü aldı.
Kıraç’a ödülünü veren 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in sözleri, yukarıda özetlemeye çalıştığım “sessiz sedasız, anlamına ve amacına uygun” davranışın altını çiziyordu. Demirel, Suna Kıraç’ın toplumsal sorumluluk alanında yaptıklarının hepsini bildiğini söylüyor, başka insanların da bunu görmesi gerektiğini vurguluyordu. Gerçekten de Suna Kıraç’ın yaptıklarını çok az insan biliyordu; çünkü o, yaptıklarını hiçbir zaman reklam aracı olarak kullanmamıştı.
Vehbi Koç’tan “Memleketim varsa ben varım, her şeyimi bu memleket sayesinde elde ettim” sözünü defalarca dinlemiştim. Yaşadıkları ve yaptıkları bu ilkesine hep sadık kaldığını gösteriyordu. O Vehbi Koç’un kızı Suna Kıraç da babasının izinden gittiğini sayısız örneklerle gösterdi. Suna Kıraç’a da Koç Grubu’na da yakışan, varlığını, zenginliğini borçlu olduğu bu ülkeye, bu ülkenin nimetlerine, bu ülkenin insanlarına ve doğasına, bu ülkenin aydınlanma, kalkınma ve refah yolunu açan atalarına sevgi ve saygı göstermekti.
Suna Kıraç’ın ödülü bu sevgi ve saygının takdir edildiğini gösteriyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi