Kurban Katliam Olmasın

01 Aralık 2008 Pazartesi

Kurban Bayramı geliyor… Kurbana inanan, dinsel bir görevi yerine getirdiğini düşünen insanlarda kurban kesme heyecanı çoktan başladı. Bu işi gereği gibi yapmak isteyenlerle, kurban kesmeyi düşünmeyen insanlarda da bir korku…

Daha bir hafta var demeyin. Belki son uyarılar için bir hafta çok az bir süre.

Korku dedik, çünkü özellikle kentlerde meydanların, caddelerin, sokakların, yol kenarlarının birer katliam yeri görüntüsüne bürünmesi korkusu, az bir korku değil. Şimdiden birçok aile, o gün çocuklarını eve kapatmanın planlarını yapıyor. Çünkü, gözlerinin önünde hayvanların kesilmesinin, yollara oluk gibi kan akmasının çocuklar üzerindeki etkisini, geçmiş deneyimlerden biliyorlar.

Her bayramda görülen manzaralar, Kurban yaklaşırken insanların zihninde bütün ürkütücülüğüyle canlanıyor. Bir büyükbaş kurbanlığı kontrol edemeyen insanların, köşeye sıkıştırdıkları hayvanı, uzaktan satır atışlarıyla nasıl yaraladıklarını hatırlıyorlar. Canhıraş feryatlar içinde çaresiz bakan hayvan kadar, elinde satırı kameralara gülen o adamın bakışlarını da unutmak istiyorlar. Her nasılsa kaçmayı başaran bir hayvanla kesicileri ve televizyon kameraları arasındaki heyecan verici (!) yarışı da… ‘Nasıl olsa birazdan kesilip ölecek’ diye, kesim yerine getirildiği kamyondan atılıp yaralanan hayvanları da… Bir ağaca ya da bir elektrik direğine asılıp çocukların gözleri önünde yüzülen hayvanları da.. Ama ne mümkün?.. Her Kurban Bayramı benzer olayların yaşanacağını biliyorlar.

Bir ibadet günü, bir yakınlaşma ve yardımlaşma günü olması gereken bayramı, bir katliam, işkence, bir vahşet gününe dönüştürmenin önüne ne zaman geçilecek? Hükümetlerin ve kent yönetimlerinin, kurban kesen vatandaşlara, kentin köy olmadığını; meydanların, caddelerin, otoyol kenarlarının tarla olmadığını öğretecek olanakları yok mu? Kesimlerin, belirlenen kesim yerlerinde yapılmasını ve denetlenmesini sağlayacak güçleri yok mu? Milyonlarca hayvanın, bayramın birinci günü sabahı aynı anda kesilmesi şart mı? Kasap olmayanların, hayvanları (çoğu zaman kendilerini de) kesmelerinin önüne geçilemez mi? Yağmur, kar, çamur içinde yerde soyulmuş, karnı yarılmış hayvanın çevresinde eti paylaşmayı bekleyen insanların (ve tabii çocukların) beklediği manzaralar önlenemez mi?

Elbette önlenir. Ama her şeyden önce, yetki ve olanak sahibi kişilerin işi ciddiye alması gerekir. Bir kutsal olayın, dine de, imana da, insanlığa da aykırı biçime dönüştürülmesindeki çarpıklığı görmesi gerekir. O korkunç görüntülerin hiç de gülünecek bir şey olmadığını hissetmesi gerekir. Ve her şeyden önce vahşet sahnelerinin çocuklar, ille de çocuklar üzerindeki travmatik etkisini bilmesi gerekir.

Bakalım, önümüzdeki Kurban Bayramı’nın ilk günü görüntüler nasıl olacak?

hikmet.bila@ntv.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkel... 9 Şubat 2009
Elde Var Hamas 2 Şubat 2009
Uğur Mumcu Işıktır 26 Ocak 2009

Günün Köşe Yazıları