Attilâ İlhan’ın ‘Ne kadınlar sevdim zaten yoktular’ dizesi geldi aklıma, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’ndan yapılan açıklamayı okurken…

‘Kadını görünmez kılmak’ diyordu açıklama ve şöyle devam ediyordu: ‘Kadını görünmez kılmak, sadece kadına yapılan bir haksızlık değil, aynı zamanda, insanlığa karşı işlenen bir suçtur.’ Bu suçun gerekçesi de şöyle özetleniyordu açıklamada: Özellikle 1980’li yıllardan bugüne değin tüm uluslararası süreçlerde ana gündem maddesini oluşturan sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak amacıyla yapılan çalışmalara büyük bir engel oluşturması…

***

Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 74’üncü yılı nedeniyle yapıldı bu açıklama. Daha birçok açıklamalar yapıldı, yurt çapında birçok etkinlikler düzenlendi. Kadınlar, 74 yıl önce parlamentodaki temsil oranında dünya ikincisi olan Türkiye’nin, bugün neden 163’üncü sıraya düştüğünü sordular. ‘Yetti artık, biz de varız’ diyen, ‘Kadınlar seçilecek Türkiye değişecek’ diyen pankartlar taşıdılar. Somut isteklerini İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Nazan Moroğlu’nun dilinden şöyle dile getirdiler:

Siyasal partilerde her kademede yönetici ve milletvekilliği için en az yüzde 30 cinsiyet kotası uygulansın. Siyasal Partiler ve Seçim yasalarında değişiklik yapılsın. Her parti tüzüğüne cinsiyet kotasına ilişkin madde konulsun. Adaylık başvurularında kadınlardan yarı bedel alınsın...

***

Kadınlar, artık toplumda, siyasette, Meclis’te var olmak istiyorlar ve bunun için sokağa dökülüyorlar. Kadınlar ‘görünmez’ kılınmaya isyan ediyorlar.

‘Kadını görünmez kılmak...’

Türkiye’de ‘kadının durumu’nu bundan daha doğru hangi söz anlatabilir?

Nüfusun yarısını oluşturan kadını toplumsal yaşamdan dışlayarak görünmez kılmak... Kadını siyasetten soyutlayarak görünmez kılmak… Kadını eve kapatarak görünmez kılmak… Kadını iterek-kakarak, döverek görünmez kılmak… Kadını işsiz-güçsüz, parasız-pulsuz, düşüncesiz, fikirsiz bırakarak görünmez kılmak..

Kadını çarşafa sokarak görünmez kılmak…

Kadını görünmez kılmak için, bu yöntemlerin her birininin derece derece, dalga dalga uygulandığını görebilirsiniz Türkiye’de…

***

Kadının görünmez kılındığı yerde ‘erkek millet’, ‘erkek siyaset’, ‘erkek meclis’, ‘erkek adam’ zihniyeti egemendir. Erkek millet, erkek siyaset, erkek meclis, erkek adam zihniyetinin egemen olduğu yerde gerilik vardır, kavga vardır, sevgisizlik vardır, hiddet vardır, şiddet vardır… Ama huzur yoktur, barış yoktur, dayanışma yoktur, yumuşama yoktur, sevgi yoktur, aşk yoktur…

Atatürk işte bunun için kadınlara seçme, seçilme, toplum içine çıkma, çalışma hakkı verdi. Birileri, süreç içinde kadınların haklarını ellerinden aldı. Kadınlar, Atatürk’ün verdiği, başkalarının aldığı haklarını yeniden kazanmak için mücadele ediyorlar.

Alacaklar da… Bugün meclislerde, medyalarda, meydanlarda ‘görünür’ olan öncü kadınları sevgi, saygı ve teşekkürle kutluyorum.

hikmet.bila@ntv.com.tr