Hikmet Altınkaynak

Unutulmaz günler: 7 Mayıs, 6 Mayıs

09 Mayıs 2019 Perşembe

Kimi günler belleğimize “mıh gibi” çakılır, unutulmaz. 7 Mayıs, 6 Mayıs bunlardan ikisi.
7 Mayıs...
Önceki gün, yani 7 Mayıs’ta gazetemizin 95. yıldönümünü kutlama törenine katılmak için evden çıktım. Metroyla Şişli’ye geldim. Taksiyle gidebilirdim. Trafik Taksim yönünde durmuştu. Bundan yararlanıp yoldaki ilk taksiye binmek istedim. Ataköy’e gideceğini söyleyip almadı. İkincisi “Buyurun abi” dedi, nereye gideceğimi sormadan. Teşekkür ettim. Duran trafiğin nedenini sürücüye sorarken ekledim “Seçimin iptalini mi protesto ediyorlar?”, “Bilmiyorum abi, 15 dakikadır bekliyoruz” dedi. Ben de “O zaman keşke taksimetreyi açmasaydınız” dedim, gülümseyerek. “Canın sağ olsun abi” dedi, kapattı. Şaka yaptım dedimse de gerçekten hiç öfkelenmeden, bozulmadan kapattı. 30-35 yaşlarında bir gençti. Nâzım Hikmet Kültür Sanat Evi’ne gideceğiz deyince, “Orayı biliyorum abi” dedi. Çocuğunun adı da Nâzım’mış. Sonra İstanbul seçimlerinin durumunu, yeni seçimde kimin kazanacağını konuştuk. Ekrem İmamoğlu’nun daha büyük bir oy farkıyla seçileceği konusunda anlaştık. Ardından da İstanbul’un AKP için nasıl büyük bir rant kapısı olduğunu, pek bilinmiyor dediği bir örnekle o bana anlattı.
Bu arada 112 ambulansa yol vermeyen sürücüler arasında kavga çıktı. Trafik polisi onları ayırdı, derken 5-6 dakika sonra yol açıldı. Törene zamanında yetiştim.
Güzel, coşkulu bir kutlama oldu. Gazetemizin 95. yıldönümünü onurla, gururla kutladık.
Töreni bugünkü gazeteden birlikte okuyacağız.
Benim burada vurgulamak istediğim 7 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Türkiye basın tarihinde çok önemli bir gündür ve asla unutulmamalıdır.

6 Mayıs
6 Mayıs, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde giden, tam bağımsız Türkiye için yaşamını hiçe sayan Deniz Gezmiş ve arkadaşları Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın haksız yere idam edildiği gündü.
6 Mayıs, Deniz Gezmiş’le hapishane arkadaşlığı yapan, 12 Mart’ta işkencelerden geçen, Gülünün Solduğu Akşam romanında onu anlatan, Erdal Öz’ün ansızın yaşama veda ettiği gündü.
Şimdi bunlara bir yeni 6 Mayıs eklendi.
6 Mayıs 2019, Ekrem İmamoğlu’nun İBB Başkanı seçilmesini hazmedemeyen iktidarın yaptığı şiddetli baskı sonucu seçimin iptal edildiği, hukukun, demokrasinin katledildiği gün oldu.
(Bir de benim/ailemin acılı günü: Dokuz kardeşli ailemin benden bir küçük dokuzuncu çocuğu sevgili kardeşim İsmet’in askerliğini yapmak için gittiği Mersin’de otomobil içindeki dört yedek subay arkadaşıyla birlikte bir trafik canavarınca katledildiği gün.)
Nasıl unutulur? Nasıl unuturum? Nasıl unuturuz?
Kısacası 6 Mayıs sizler için benim için hepimiz için acılar tarihinin kapkaranlık bir günü.
Bu günler unutulur mu?
Belleğimize “mıh gibi” çakılan bu 6 Mayıs’ları direnerek, değiştirerek, üreterek, gülerek, güzel şeyler yaparak yaşamak zorundayız.

‘Her şey çok güzel olacak’
7 Mayıs’ın kaynağı, gücü 6 Mayıs’ların karanlığını, karamsarlığını yenecektir diye düşünüyorum. Bu geçmişteki örneklerde olduğu gibi, yaşadıklarımız da bize gösteriyor.
Serinkanlı, güler yüzlü, kararlı olmak gerekiyor.
Adını ve ilk harcını Mustafa Kemal’in koyduğu gazetemiz Cumhuriyet, 7 Mayıs 1924’ten başlayarak Türkiye’nin gerçeklerini yansıtıyor. Bu işleviyle yaşama, insan haklarına, eşitliğe, kardeşliğe, barışa, adalete, özgürlüğe, bağımsızlığa, demokrasiye katkı sağlıyor. Bunun için ben de “Her şey çok güzel olacak” diyorum.
7 Mayıs, Rıfat Ilgaz’ın da yaş günü. “Aydın mısın” şiirinde şöyle diyor usta:
Kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol ışık ol yumruk ol  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları