Hikmet Altınkaynak

Demokrat Olmak ya da Olmamak…

06 Ocak 2014 Pazartesi

Ne çektik be?! Sonunda 2013 yılı da bitti gitti. Kurtulduk! Böylece karabasan dolu bir yıl daha geçti. Geride, Gezi eylemlerinde ölen yedi, gözünü yitiren on bir kişinin yası, acısı, üzüntüsü kaldı.
Gezi eylemleriyle halkın demokrasiye sahip çıkmasına, yıllardır söylenegelen yolsuzluk ve rüşvetin hiç değilse bir bölümünün ortalığa saçılmasına, temiz siyaset için bir yol açılmasına, dört bakanın hükümetten, sekiz milletvekilinin AKP’den istifa etmesine sevinemedik bile… Umarız 2014, geçen yıl gibi olmaz, demokrasi yenilmez. Herkes özgürlüğüne kavuşur. Bunun için de demokrasi kültürü toplumda egemen olmalıdır.
Bu bilinci edineceğimiz kitaplardan biri 2013’ün sonlarında yayımlanan Altan Öymen’in “anılı kitaplar” dediği yapıtlarının dördüncüsü “… ve İhtilal”dir.
Altan Öymen kitabında 1960 İhtilali’ne giden yolda Demokrat Parti’nin icraatını değerlendiriyor, onun iktidara gelmek için halka verdiği söz ile iktidara geldikten sonra yaptığı uygulamaları belgelerle sergiliyor. Siyasetle yakından ilgilenen herkesin belleğine çakılan basın özgürlüğünü, demokrasiyi rafa kaldıran o uygulamaları, bugünleri de anıştırması bakımından altını çizerek okumak gerekir.
Bildiğiniz gibi, çok partili hayatın kapısını 1945’te iktidarda olan CHP açtı. DP, “Toprak Reformu”nu istemeyen Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan tarafından Ocak 1946’da kuruldu.
DP, bir yıl öne alınan 1947 seçimlerine girdi ve asıl seçim zaferine de 1950 seçimlerinde kavuştu. Bu zaferin koşullarını da seçimlere beş kala Seçim Yasası’nı değiştirerek hazırladı. Gerisi kendiliğinden geldi. Sonuç DP’ye göre güzeldi; DP yüzde 52.7, CHP ise yüzde 39.4 oy aldı. Seçimi DP, 13 puan farkla kazandı. Ancak seçim sisteminin çoğunluk sistemine dayalı olması yüzünden “milli irade” tam olarak Meclis’e yansımadı, DP 420, CHP ise 63 milletvekili çıkardı, hükümeti DP kurdu.
DP’yi CHP’den ihraç edilenlerin kurması, daha sonrasında hep CHP karşıtlarının DP’de yer alması doğaldır. Ama CHP’den atıldıktan sonra sürekli CHP’yi sanal olaylarla suçlamaları demokrasiyle, siyasal etikle bağdaşmaz.
Adı “demokrat”tı, ama “demokrat” olmayan tutumlarıyla ülkede bir ayrışmaya giden yolu yıllar önce DP açtı. DP’deki bu tutum, 1954’te 6334 sayılı yasanın çıkarılması sırasında yaşandı. Bu yasadan sonra, sık sık gazetecilere dava açılıyordu. Gazeteciler ise, gerçeğin peşindeydiler ve kendilerini savunmak için ellerindeki belgeleri kullanamıyorlardı. “İspat hakkı” verilmesini istiyorlardı. Bunu kimi milletvekilleri de istiyordu. Bunu savunan milletvekillerini DP, ihraç etti. Hatta kimileri MYK’deydi, onları bile partiden attı. Yani DP, demokratlığı böyle anladı. Sonunda demokrasi zedelendi, yara aldı ve dramla biten bir ihtilal yaşandı. Keşke yaşanmasaydı…
Altan Öymen’in … ve İhtilal adlı kitabındaki kimi örnekleri görmek yeter. Buradan DP’nin ve AKP’nin ne kadar demokrat olduğu ortaya çıkıyor. AKP Milletvekili İdris Bal, “Dershaneler gerekli, kapatılamaz” dediği için, partisinden ihracı istendi. O da, “Zayıfken herkes demokrattır. Esas demokratlık güçlü olduğunuzda, korkularınız sona erdikten sonra ortaya çıkar” diyerek; son olarak da Hami Yıldırım, “Demokrasilerdeki güçler ayrılığı prensibini, kişisel hak ve hürriyetleri, hukuk devletini ve hukukun üstünlüğünü adeta yok sayan bu anlayış beni son derece ürkütmektedir” diyerek AKP’den istifa ettiler.
Böyle bir ortamda DP’nin ve onun 60 yıl sonra ardılı olduğunu söyleyen AKP’nin kendine muhalif olan herkesi suçlamasının, sansür ve yasaklarla ülkeyi yönetmeye çalışmasının demokratlıkla, demokrasiyle bağlarını kopardıklarını yeterince göstermiyor mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları