“Futbolcularımıza ve hakemlerimize sahip çıkalım”; söyleyen kim? Emre Belözoğlu. Sanki kendisi bir futbol centilmeni. Aslında söylenen sözde bir tuhaflık yok. Hatta doğru ve güzel söz. Tuhaflık bu sözleri söyleyende. Hal böyle olunca, bu güzel sözlere gelin de gülmeyin. Karikatür sözleri gibi duruyor. Keşke Belözoğlu, her maçta en ufak darbede yerlere yatıp bağırmasa. Maçı izleyen 55 bin Fenerbahçeli taraftarı tahrik etmese ve hakemin üzerine yürümese, onun moralini bozmasa. Önce sedyelik olup 1 dakika sonra frikik atmaya gitmese, kendisine dokunanı kovalamasa, sık sık sarı kart görmese... O zaman söylediği bu sözlerin bir anlamı olurdu. \n

Ne var ki üzerinde Sarı - Lacivert formayı taşıyor. Bu gücü sanırım kötü kullanıyor. Fenerbahçelilerin ona arka çıkması, onu sahada büsbütün futbol dışı hareketlere yönlendiriyor. Özetle; ne antrenör ne de yönetici Emre’nin saha içindeki spor etiğine uygun olmayan hareketlerine engel olamıyor ya da olmuyor. Üzerinde başka formayı taşısaydı, liglerin sonunu getirmesi mümkün olmazdı. Nedense bu Sarı - Lacivert formanın gücünden zaman zaman hakemler bile etkilenebiliyor. Sahada yapılan, sportmenlik dışı hareketlerden fanatikler, adeta hoşlanıyor. Bu da işin bir başka yönü. Zaten Belözoğlu bu hareketlerine devam etme gücünü biraz da onlardan alıyor. \n

Fanatik taraftarlar, Emre’ye hak verip hakemi suçluyor. Haklılar, çünkü fanatiklerin gözü, kulağı ve beyni tarafsız olarak çalışmıyor. Adı üstünde “fanatik”. Aslında onlar da futbol dışında gerçekleşen bu davranışları tarafsız olarak görebilseler, birçok şey değişecek ama olmuyor. Belözoğlu’nun sahada oynadığı futbola şapkamı çıkartırım. İyi bir futbolcu ama keşke bu spor etiği dışındaki hareketlere başvurmasa. O zaman daha çok takdir toplayacağına eminim. Emre için yapılan değerlendirmelerde zaman zaman “Emre hırslı bir oyuncu. Bu özelliğini kendisi de kabul ediyor” gibi yorumlar yapılıyor. Olabilir ancak futbolcunun hırsı hiçbir zaman sahada spor etiğine aykırı davranmasının özrü olmamalıdır. Bence; bir futbolcunun hırsı, 90 dakika boyunca varını yoğunu ortaya dökmek, formasını terden ıslatmaktır. Bunun dışındaki etik dışı davranışlar, Fenerbahçe’de kaptanlık bandını takan birine hiç mi hiç yakışmaz. Takım arkadaşı Alex’i biraz örnek almalı diye düşünüyorum. Naif bünyesine rağmen, Alex’in hiç yere yatıp kıvrandığını ya da önce sedyelik durumda görülüp de dakika geçmeden sedyeden indiğini gördünüz mü? Ben hatırlamıyorum...