Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yasakları Yasaklamak

23 Mart 2014 Pazar

İyi bir şeydir aslında, özgürlüklerin kapısını açabilir. Seçim kampanyası boyunca “anarşist” bir tutum izleyen Başbakan en son Yüksek Seçim Kurulu’nun bir yasağına “Biz de onun yasağını yasaklarız” diye kafa tutunca sevindim. Sevinince gülüyor insan, güldüm ben de. Gerçi Başbakan, YSK’nin yasağını yasaklayamadı, etrafından dolanmayı seçti ama olsun. Yine de devletin seçim zamanlarındaki en büyük otoritesine karşı çıkması önemli bir şey değil mi?
Sevincimin, Twitter’a konulan yasakla yarıda kaldığını falan söylemeyeceğim. Tam tersine gülümsemelerin kahkahaya dönüştüğünü herkes biliyor. Başbakan’ın “yasağı yasaklarız” ilkesini tutarlılıkla izleyen milyonlarca “Twitterati” de bu kez Başbakan’a kafa tuttular ve yasak masak dinlemediler.
Bu işler böyledir.

***

Peki, ama neden böyledir. İktidar, devlet, hükümet, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, Meclis başkanı, bürokrat, hâkim, savcı yani kısacası devlet erkinin bu güçlü makamları nasıl oluyor da birbirine girebiliyor, devlet nasıl oluyor da sözünü dinletemiyor?
Kitaba baktım, yazıyormuş meğer...
İşin aslı ekonominin ve siyasetin sıkı ilişkisinde ve ama işlerin sıkıştığı zamanlarda pek de birbirini dinlemeyen öznelerinde yatıyormuş. Böyle zamanlarda en genel kuralların ışığında somut olaylara, gelişmelere bakarken anlamaya çalıştığımız durumların, olguların gereksindiği tüm araçlara başvurmak doğru analizin de vazgeçilmez koşuluymuş.
Öyle ki, birbirine giren devlet araçlarının, aparatlarının cisimleştiği “devlet adamlarının” kişisel durumlarına, psikolojilerine bile bakmakta yarar varmış.
Öyle yapmaya niyetlendim ben de.

***

Hangi akıl, yaşadığımız çağda Twitter’ı yasaklamaya kalkar? Hangi akıl, bağlı bulunduğu sistemin ağababalarına “Başlarım sizin baskınızdan, insan haklarınızdan” diyebilir? Hani yok, “Bu sistem bize uygun değil, biz bu sistemi terk ediyor, daha insanca bir düzen için harekete geçiyoruz” dersin, biz de “İşte budur” der takılırız peşine; öyle bir şey de yok. Tam tersine hep hizadan çıkınca hizaya sokulmanın sıkıntılarını görüyoruz “devlet adamlarımızın” yüzünde.
İşte “yüzünde” deyince aklıma doğru dürüst bir analizin yalnızca ekonomi politik ilişkilerinde ekonominin başatlığının her şeyi anlamaya yetmeyeceği geldi. Bu vazgeçilmez çıkış noktasının yanı sıra, zaman zaman ya da sık sık başka altüst oluşlara da dikkat etmek gerekeceğini, darbeci Louis Bonaparte’ın psikolojisine bile değinen Marx’ın 18 Brumaire’de yaptığı gibi yapmanın en doğrusu olacağını okumamış mıydım ben? Okumuştum.
Öyleyse neden şaşırıyorum ki?

***

Devlet adamları da etten kemikten insanlar ve sık sık sinirleri bozuluyor. Kimisinin yüzüne beşuş bir gülümseme yerleşiyor, “Ben çalışmaya karşıyım” diyen “mandıra filozofu” gibi gülümsetiyor bizi; ama bir de ona sor bakalım ne fırtınalar esiyor ruhunun derinliklerinde. Ya da öteki, hani şu en güçlü olan, beni sık sık dil devrimine ihanet etmekle suçlayan dostlarım affetsinler, daha uygun bir sözcük bulamadım, “takallüs” etmiş bir çehreyle karşımıza geçerek bizi dövecek gibi konuşan; besbelli ki son olaylar iyice yıprattı onu.
Ama ben onun son sözlerini ve eylemini beğendim açıkçası.
“Yasakları yasaklamak” iyi fikirdir.
Yasaklamaya gücün yoksa dinlemezsin olur biter.
Bizim Twitterati de öyle yaptı zaten.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları