Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yasadışı Dinlemeler ve Gazetecilik

09 Mayıs 2014 Cuma

Freedom House raporu kimilerinin canını çok sıkmışa, hatta yakmışa benziyor. Feveranları, Türkiye’de olmayan basın özgürlüğünü kanıtlama gayretleri gözleri yaşartıyor. Tezleri de pek basittir; “Basın özgürlüğü olmasaydı siz bunları yazabilir miydiniz?” Bu yazma çizmenin, ayakta kalabilme çabasının, halkın haber alma hakkını her koşulda savunmanın bedelinden sanki haberleri yoktur, sanki başka bir dünyada yaşıyorlar. Yandaşlıkta sınır tanımadıkları ve gazeteciliği başka şeylerle karıştırdıkları için bol keseden atıyorlar. Gazetecilik onurunu savunanlar ise başlarına ne gelirse gelsin işlerine devam ediyor; mücadelelerinin boşa gitmediğini gösteren gelişmeleri gördükçe de seviniyorlar.
Zor iş devam ediyor, raporlar birbirini izliyor, bu arada kimi zaman kendi meslektaşlarının itirazlarına rağmen olması gerekeni savunanlar, haklılıkları ortaya çıktığında, izin verin, hem durumu kayda geçirsinler, hem de yandaşları ikna etmek olanaksızdır da, kuşku duyan meslektaşlarının kuşkularının geçip gitmesine katkıda bulunsunlar.

***

Konu yasadışı dinlemelerin kayıtlarının yayımlanmasının suç oluşturup oluşturmadığı konusudur. Uzun süredir birkaç gazete ve gazeteci bunun suç olmadığını savundu; ama geniş bir kesim “yasadışı dinlemelerin hiçbir koşulda yayımlanmaması gerektiğini, yayımlamanın etik olmadığını” öne sürdü.
Bizim tezimiz, kamu yararı bulunan durumlarda bu kayıtların yayımlanmasının halkın haber alma hakkı ile doğrudan bağlantılı olduğundan hareket ediyordu. Ve kuşkusuz dinlemelerle ortaya çıkan vahim olaylar, suçlanan bakanların istifa etmek zorunda kalmaları, TBMM’de okunan fezlekelerden sonra kurulan komisyonlar yasadışı elde edilmiş dinleme kayıtlarını yayımlamanın bırakın suç oluşturmayı, onları görmezden gelmenin gazetecilikle bağdaşmayacağını gösterdi.

***

Biz yasadışı dinleme kayıtlarının yayımlanmasının bir gazetecilik görevi olduğu kanısındayız. Ölçümüz kamu yararıdır. Bunda ısrar ettik; hem konuyu yazılarımızda işledik, hem de bu kesinlikle özel hayat kapsamına girmeyen kayıtların yayımlanmasında ikircikli davranmanın doğru olmadığını savunduk.
Şimdi bu konuda önemli bir gelişme ile karşı karşıyayız.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu konu ile doğrudan ilgili çok önemli iki karar verdi. Bu iki karar da bu tezi savunan gazetecilerin ne kadar haklı olduklarını göstermesi ve bundan sonrasına yol gösterecek olması bakımından önemlidir. İlginç olan, karar kadar, karara temel oluşturan şikâyetlerin birinin yolsuzluk iddiaları ile soruşturulanlar, diğerinin Gülen Cemaati tarafından yapılmış olmasıdır.

***

Savcılığın takipsizlik kararında “kayıtların yasadışı elde edilmiş olmasından gazetecilerin sorumlu tutulamayacağı” da özellikle belirtiliyor. Demek ki biz dinlemelerin yasadışılığı ile ilgili değiliz. Bu doğrudan devlet tarafından izinin sürülmesi, cezalandırılması gereken bir durumdur ve biz ortaya çıkanların yayımının kamu yararı taşıyıp taşımadığı ile ilgili olmalıyız. Kararlarda özellikle “yasadışı kayıtların yayımlanmasında kamu yararı varsa gazetecinin suçlanamayacağı” vurgulanmış ve bunun AİHM kararlarıyla gerekçelendirilmiş olması da bu nedenle büyük önem taşıyor.

***

T24’v te Arzu Yıldız’ın haberleştirdiği bu kararların yasadışı ses kayıtlarını yayımlayan gazetecilerle ilgili açılan diğer soruşturmalarda da emsal teşkil edeceğini, etmesi gerektiğini, savcıların ve yargıçların AİHM kararlarına atıf yapan bu örnek, emsal kararları dikkate alacaklarını düşünüyoruz.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu’nun iki şikâyetle ilgili bu takipsizlik kararlarını, kayıtların yayımı konusunda kuşkular taşıyan, kamu yararı yerine yolsuzlukları görmezden gelmeyi içeren bir “etik” anlayışı önceleyen tüm meslektaşlarımızın okumasında büyük yarar vardır. Kuşkusuz benzer şikâyetleri karara bağlama durumundaki savcı ve hâkimlerin de...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları