Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tuhaf Zamanlar
Edward Hallett Carr “Yirmi Yıl Krizi” adlı ünlü eserinde uluslararası politikada “ütopyacılar” “gerçekçiler” ayrımı yapar. Geniş bir yelpazede değerlendirdiği “gerçekçileri” anlatırken de Makyavelli’den yararlanır. Carr’a göre Makyavelli doktrininin üç temel ilkesi var: Birincisi; tarihin hayallerle yönlendirilebilir bir şey değil, zihinsel çabayla analiz edilebilecek bir neden sonuç dizisi olduğu; ikincisi, teorinin pratiği değil, pratiğin teoriyi yarattığı; üçüncüsü siyasetin etiğin bir fonksiyonu olmadığı, tam tersine etiğin siyasetin bir fonksiyonu olduğudur.
***
Hepsinin özeti; uluslararası siyasette devletlerin ahlakından söz etmek mümkün değildir. Büyük devletlerin yönettiği gelişmeleri anlamaya çalışırken, biz de nesnel durumu olduğu gibi görmek, “gerçekçi” olmak durumundayız. Kuşkusuz yine Carr’ın adlandırmasıyla “Makyavelli ve Hobbes’un ‘kötümser renkli’ gerçekçiliği” yerine ütopyacılığı da barındıran bir gerçekçilik daha iyimser, daha ilerici olabilirdi. Ama içinde bulunduğumuz evrede tarihsel olarak yitirilmiş kazanımlar nedeniyle “gerçekçilik”, dolayısıyla “kötümserlik” ağır basacaktır.
***
Kapitalizmin 2000’li yıllarda yoğunlaşan, bir türlü içinden çıkamadığı kriz siyasal sıkışmanın temelinde yer alıyor. Nihayet kapitalizmin avadanlığında krizlerin üstesinden gelmenin çok da farklı aletleri yok. Bu aletler arasında öne çıkanın savaş olduğunu biliyoruz. Sosyalist sistemin yıkılmasından sonra dağılan ülkelerde serbest piyasacılığı yerleştirmek için girişilen, adına “demokrasiyi kurmak” denilen savaşlar özellikle Avrupa’da işe yaradı. Ama bu savaşlar daha çok “Avrupa’nın siyasi istikrarı” içindi. Enerji kaynaklarıyla doğrudan bir ilgisi yoktu. Yine de o savaşlarda İslamcılık ve terör bağlantısıyla ilgili önemli adımlar atıldı.
***
Enerji kaynaklarına ve stratejik hegemonyaya doğrudan yönelen savaşlar Körfez krizi, Irak’ın işgali, Libya’nın dağıtılması, Suriye savaşı zinciri ile sürüp gidiyor. Bu arada aksamalar olsa da hesapların tuttuğunu söylemekte yarar var. En büyük aksama Rusya’dan kaynaklandı. Kapitalist emperyalist piyasaya hızlı bir giriş yapan Rusya, Ukrayna’da, Gürcistan’da görüldüğü gibi kolayca devre dışı bırakılabilecek bir hasım olmadığını gösterdi. Paylaşımda, krizi rehabilite etmesi, “düzeltmesi” beklenen savaşta o da vardır.
***
Bu “düzeltici” savaşların hayalcilerini de hesaba katmak gerekir. Bunlar arasında muhtemel Üçüncü Dünya Savaşı’nın bir tarafı sayılan irili ufaklı terör örgütleri yer alıyor. Aslında savaşın öznesi değil, nesnesidirler. Bir de kendilerine büyük misyonlar biçen hayalperest hükümetlerin yönettiği devletler var. Savaşın gerçek taraflarının kışkırtarak, yönlendirerek kimi zaman önlenemez provokatif eylemlerle sürece dahil ederek taşeronluğa zorladığı, “kurban” ülkeler bunlar. Ne yazık ki Suriye de Türkiye de bunlar arasında yer alıyor.
***
Carr’la başladık, Hobsbawm’la bitirelim. Hobsbawm “Tuhaf Zamanlar” adlı otobiyografisini “dünya kendi başına bırakılırsa daha iyiye gitmeyecek” diye bitirir. Peki, gerçek değiştirilmek içinse, tuhaf zamanların devrimciler için fırsatlar yaratabileceği de söylenemez mi?
Dünya hâlâ kendi başına bırakılmayacak kadar güzelken üstelik.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı