Penaltı atışlarında kalecinin yapabileceği pek fazla bir şey yoktur derler. Penaltı ya da değil, acar forvet oyuncusu falsolu bir vuruşla kaleciyi ters köşeye yatırabilir. Gol kesindir.
Durumumuz anlaşılıyor ki budur.
Önce Kılıçdaroğlu ters köşeye yatırdı bizi, şimdi de Erdoğan müjdeliyor; o da ters köşeye yatırabilirmiş.
Artık fark etmez.
Uzatmalarda durum değişmezse birbirine rakip takımlardan yediğimiz ters köşe golleriyle yere serilmemiz kaçınılmaz görünüyor!

***

“Çıkmadık canda umut var” demişler. Üstelik biz yenilmeye doymayan cinsten insanlarız ve bir anlamda kaşarlanmış olduğumuz bile söylenebilir. Yenilgilerimiz için sığındığımız ve genellikle yanlış anladığımız, ünlü ve pek değerli İrlandalı yazar Samuel Beckett’e ait “Hep yenildin, yine dene, yine yenil, daha iyi yenil” sözleri de neredeyse manifestomuzun özeti gibidir.
Ama bu ters köşe meselesini biraz ciddiye alsak daha iyi olacak aslında. Çünkü Başbakan futbol kariyerinden geldiği için hemen her konuda milleti ters köşeye yatırmayı seviyor. Soruşturmanın gizliliği diye gazetecilerin canına okur, milletin haber alma hakkını hiçe sayarlardı. Şimdi bir ters köşeyle “itirazım var” diye bağırıyor; sürmekte olan soruşturmanın hâkimlerine “Nasıl olur da serbest bırakırsınız makamıma kulak yerleştiren koruma memurlarımı” diye bağırıyor. Yalnız soruşturmaya değil, olası bir karara da şimdiden itiraz ediyor Başbakan. Hükmü çoktan vermedi mi; “Bizim Başbakanlık Denetleme Kurulu’muz işi bitirmedi, belgeleri size göndermedi mi” diye celallenmedi mi Başbakan!

***

Yine de ben bu son ters köşe meselesine biraz takıldım doğrusunu isterseniz. Nasıl bir ters köşe vuruşu yapılabilir ki bu saatten sonra. “Seçilememe ihtimali belirdi, Kürtler ters köşe yapabilir, başbakanlığı da tehlikeye atmayalım, Gül kardeşimiz biraz daha otursun Çankaya’da” mı diyecek! Olabilir. Bu bizim için ters köşe sayılmaz. Ha kanunları, anayasayı zorlayarak kafana göre başkanlığa soyunmuşsun, ha bugüne kadar yaptığın gibi kanunların canına okuyarak Başbakanlık’ta kalmışsın ne fark eder ki?
Yok, ters köşe bu değil.
Ya da “laf olsun torba dolsun” diyedir.
Ama torba da başka şeylerle dolduruluyor bildiğiniz gibi. Akla hayale gelmedik şeyler tıkıştırıyorlar içine.
İşte bir örnek size: Zeytin Kanunu diye bilinen bir kanun var. Kanun sık sık değiştirilmek, zeytinlikler bin bir formülle talana, ranta açılmak istenir. Bugüne kadar başaramadılar. Ya parlamentoda foyaları meydana çıktı geri atım attılar ya da mahkemelerden döndü usulsüz uygulama ve yönetmelikler. Şimdi gene deniyorlar. Zeytin Kanunu’nu, özellikle de 20. maddesini değiştirebilirlerse, zeytinci ters köşeye yatmış olacak,
Konuştuğum zeytinciler bu kez durumun ciddi olduğunu, çünkü artık AKP’nin hiçbir itiraza aldırmadığını söylüyorlar.

***

Neyse, hemen her alanda uyanık olmak, saldırının hangi köşeden, hangi siyasi takımdan geldiğine bakmadan ters köşeye yatmamak için çaba göstermek gerekiyor. Öyle anlaşılıyor ki, bölgede büyük planlar tüm hızıyla yürürlüğe konmuş durumdadır. Neler olabileceğini tahmin etmeye çabalarken bile zorlanıyoruz. Türkiye’nin bu planlar içinde etkin, egemen, karar verici, hani bir tür Osmanlı haşmeti içinde duruma hâkim olduğunu söyleyen olursa sakın inanmayın...
Ters köşeye yatırmaya çalışıyordur sizi.