Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tehlikeli Gidişte Umuda Yer Var mı?

07 Ağustos 2015 Cuma

Silahlar susmuş, adına çatışmasızlık denilen bir sürece girilmişti. Bu görece kısa dönem, yine adına “çözüm süreci” denilen, amacı kimine göre barışı kalıcılaştırmak, kimine göre Kürtlerin hak ve hukukunu anayasal ve yasal düzeyde tanımlamak, kimine göre genel bir demokratikleşme ile tüm toplumun bu haklardan yararlanmasını sağlamak olan süreçle bağlıydı. Tüm bu süreci yöneten ve yönlendiren ise devlet kurumları ve halkoyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı’ydı. Seçim öncesi kamuoyu yoklamaları iktidar partisi yani Cumhurbaşkanı’nın partisi için bir düşüşe işaret edince sürecin meşhur masası devrildi.
Kim devirdi sorusu abestir...

***

Şimdi seçim sonuçlarından hoşnut olmayan Cumhurbaşkanı yeni bir seçim istiyor; bu seçimde en azından 276’yı geçebilmek için milliyetçilik dozu yüksek, “işler bensiz, benim partim tek başına iktidar olmadan çözülmez” propagandası ile sonuç alabileceğini düşünüyor. Bu düşüncenin bedeli ne yazık ki ağırdır. Kürt siyasi hareketi ise çatışmasızlığın sona ermesiyle, tırmanan terörle demokratikleşme, iyi bir başlangıç yaptıkları Türkiyelileşme programının tehlikeye girdiğini gördü. Barış için yoğun çaba gösterenler “armudun sapı üzümün çöpü var” diye her gün HDP’yi sigaya çekenlerin, sözde barış yanlısı, gerçekte “ne olur ne olmaz, ters düşmeyelim” kaygısındakilerin ateşi altındadır.

***

Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile Radikal’de Murat Yetkin’in sürecin yeniden başlayacağına dair belirtilere dikkat çeken haberleri bu konuda bir hareketlenmeyi gösteriyor; ama bu seçimi tekrarlamak isteyenleri durdurabilir, büyük planları önleyebilir mi kuşkuludur... Yine de Kürt siyasetçilerinin yoğun çabası belki çatışmanın kimseye yaramayacağını anlamış olanları, devlet aklının bir kesimini harekete geçirmiş olabilir. Umut iyi şeydir. Umutları çoğaltabilecek olan ise seçimde ya da demokratik haklarına sahip çıkma konusunda kararlı insanlardır. Seçim öncesi bir acele çıkartılan güvenlik yasaları bu insanları susturabilmek içindi. Şimdi duyuyoruz ki, yeni bir yönetmelikle toplantı ve gösteri hakkı artık siyasete iyice bağlanmış olan idarenin iki dudağı arasındadır.

***

Devletler genellikle kendi yasalarını keyfi bir şekilde yorumlama, uygun gördükleri zamanlarda çiğneme hakkını kendilerinde görürler. Devletin “naturası” gereğidir. Bunu durdurabilecek, en azından daraltabilecek olan ise demokratikleşmeyi ısrarla savunması gerekenlere, devlet halk ilişkisini tabiyet olarak yorumlamayanlara düşer. Halkın bu yöndeki isteklerinin bir tür çoğaltanı, multiplikatörü olması gereken medya ise şu günlerde teslim bayrağını çekmiş gibidir. Seçime endekslenmiş, sonuçta kendi istediklerini elde edebilmek için her şeyi göze almış olanları kimi nesnel zorluklar, engeller de caydırabilir ama sonuçta gelişmeleri asıl olarak belirleyecek olan, öyle ya da böyle, toplumdur.

***

Sınıflar mücadelesinin büyük parantezinde yaşarız; ölümlerle, doğumlarla kendimizi var ederiz. Hayatın anlamı ona katabildiğimiz anlam kadardır. Yazarken, çizerken, konuşur söylerken hep o anlamın peşinden koşarız. Geride kalanlara “yıkılma sakın” dememizin nedeni de budur.
Uzun bir süredir bekleyen bir yazıyı tamamlamak için bir süre izin istiyorum. Yıkılmamak içindir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları