Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tartışmanın Kaçınılmazlığı

01 Ocak 2016 Cuma

Kürt siyasi hareketinin bileşenlerinin tartışmak için mi yoksa uygulamak için mi “ilan ettikleri”nin tam anlaşılamadığı “özyönetim”in tartışılmasının zorunluluğunu, solun da bu konuda söyleyeceklerinin olması gerektiğini bir önceki yazıda savunmuştum. Yarım bırakılırsa hem yanlış anlamalara yol açar hem de mutlaka söylenmesi gerekenler söylenmemiş olur. Öncelik her zaman Güneydoğu illerinde, ilçelerindeki vahim tablonun bir an önce değişmesindedir. Bölgeye giden aydınların yayımladıkları bildirideki dileklerin ivedilikle gerçekleşmesi konunun sağlıklı tartışılabilmesinin de yolunu açacaktır.

***

AKP’nin gündemi gerçeklere dayanmayan kısır çıkar hesaplarına göre belirlemeye çalıştığını biliyoruz. Bu nedenle AKP etkin, vazgeçilemez özne gibi görünse de bu tartışmanın tarafı değildir. Kürt siyasi hareketi öncelikle Kürt aydınlarının, siyasetçilerinin tartışacağı kararlarla etkisini güçlendirebilir. Kuşkusuz Türkiye’de yaşayan Kürtlerden söz ediyoruz. Bu da çözüm önerilerinin tüm Türkiye’yi, doğal olarak solu ilgilendirdiğini gösterir.

***

Konuyu solun tartışması, bu tartışmanın Kürt siyasal hareketi ile birlikte yapılması gerektiğini söylüyorsak, sol kendini de Kürt siyasal hareketinin kimliğini de masaya yatırmak durumundadır. Bu zorunluluk “kimle, neyi konuşuyoruz” sorusunun yanıtı için gereklidir. Konuyu ciddiyetle ele alıp tartışan eski Tunceli CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün BirGün’deki yazısında öne sürdüğü fikirler tartışmaya katkı sağlama açısından yararlı olabilir.

***

Aygün “Kürt ulusal hareketinin yoğun olarak yoksul köylü tabanına dayanmakla birlikte sosyalist değil, liberal ve kapitalist ideolojik görüşü temsil ettiği” kanısında. Ayrıca “21. yüzyılın başında, bir sosyalist devrimci ortam çok zayıfken, kapitalist dünyada meydana geldiğine”, “ABD, AB ve Rusya etkisinden bağımsız olamadığına” dikkat çeken Aygün, ilan edilen 14 maddelik metne de itirazlar yöneltiyor. Yapıcı bir tartışmada dikkate alınması gereken önemli bir tezi de şöyledir: “Metnin içerdiği kategoriler, sınıflar ve siyasal ideolojilerden uzak, soyut inanç, din, kültür vb. kategorilerdir. Bu açıdan metin, liberal ve ulusalcı bir aklın ürünüdür.”

***

HDP’nin siyasi kimliği ne olursa olsun, nihayet Kürtler adına hareket ettiğini belirten, bu temsiliyeti seçimlerde aldığı oyla önemli ölçüde kanıtlamış bir partiden söz ediyoruz. Aynı zamanda biliyoruz ki bu temsiliyette HDP yalnız değildir; şimdiki zor durumun AKP dışında nedeni, daha doğrusu vesilesi olan güçlü özneler de var. Silahın her zaman siyaseti belirleme gibi bir özelliği olduğunu herkes bilir. Biz bunu kimi zaman hayatı bir süre için durdurabilen, anayasaların darlığını genişliğini tayin eden silahlı darbelerden biliyoruz.

***

“Orada kan gövdeyi götürürken böyle bir tartışma olacak iş mi?” diyen olabilir. Ben böyle bir yaklaşımın yanlış olacağını, Kürt siyasi hareketine de bir faydasının olmayacağını düşünüyorum. Talepler ileri sürüldüğü zaman ele alınmaz tartışılmazsa daha sonra onları tartışmanın anlamı kalmaz.
Gerçek şu ki; HDP’nin iktidarla kaçınılmaz dansı sola kulak vermeden yapılırsa sonuç Kürtler açısından da Türkiye açısından da pek iyi olmayacaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları