Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şu Seymour Hersh

09 Nisan 2014 Çarşamba

Hükümetlerin sevmediği bir gazeteci bu Seymour Hersh. Yaptığı haberlerle onların planlarını, programlarını altüst ettiği, gizli saklı ne varsa ortaya döktüğü için sevmiyorlar; ellerinden gelse bir kaşık suda boğarlar. Ünlü Mai Lai katliamını, Ebu Gureyb işkencelerini ortaya çıkaran, burnundan kıl aldırmaz ABD’yi dize getiren o. Bu arada hiçbir resmi yetkilinin onu, devletine, Batı’nın çıkarlarına ihanet etmekle suçlamayı aklına bile getirmediğini de ekleyelim. Kızıyorlar ve mümkünse yazdıklarını yalanlıyor ya da yalanlar gibi yapıyorlar, ama işte o kadar. Son yazdıklarının başına da aynı şeyler geldi. ABD Dışişleri, Hersh’ün yazdıklarının bir kısmını yarım ağız yalanladı. Bizse çok ama çok kızdık.

***

Her neyse, bu “şüyuu vukuundan beter” olduğu ifade edilen kimyasal silah yapımında kullanılan sarin gazını El Nusra örgütünün Türkiye’den temin ettiğine dair iddiayı elbirliği ile; yani devletimiz, hükümetimiz ile birlikte “ciddiye almıyoruz”. Bakın ne kadar dikkatli bir dil kullandım. Ama anlı şanlı ve özgürlük yanlısı, bu alanda bayrağı kimseye kaptırmayan gazeteci kardeşlerimin Hersh’ün yazdıklarını aktarırken “Hersh de neden kaynağını açıklamıyor canım” havasında “dikkat göstermeleri” beni doğrusu hayretlere düşürmüştür; onu da kaydedeyim bu arada.
Hersh’ün makalesindeki küçük bir ayrıntı çekti benim dikkatimi. Onun üzerinde durulsa daha iyi olacak gibi sanki. Çünkü bu sarin gazı meselesini ne yapsak netleştiremeyeceğiz, iddiaları karşı iddialar kovalayacak, ta ki Beyaz Saray zabıtları yayımlayana kadar. Gazetecilerse Hersh’ün söyledikleriyle fena halde sabıkalı devletlerin söylediklerini aynı terazide tartmayacaklar diye umuyorum; tabii devletler gibi “hadi kaynağını söyle, nerde kaynağın” diyen cinsten değillerse.

***

Gelelim o yazıdaki o küçük ayrıntıya. Şöyle diyor Hersh:
“Erdoğan (Mayıs 2013’te Washington’dan) eli boş ayrılmadı. Obama, Amerikan başkanlığı kararı ile İran’a altın ithalatı engelinden ve uygulanan yaptırımlardan doğan fırsatı, Türkiye’nin çıkarına kullanmasına hâlâ izin veriyordu. Mart 2012’de, Avrupa Birliği’nin de İran bankalarına uygulanan yaptırımlara cevap vermesiyle, uluslararası ödemelerde kullanılan SWIFT elektronik ödeme sistemi, onlarca İran bankasını devre dışı bırakmıştı. İran’ın uluslararası ticaret yeteneği zedelenmişti. Amerika haziranda bir başkanlık emri çıkararak sürece dahil oldu, ancak ‘altın boşluğu’ olarak bilinen meselenin önünü açtı: İranlı özel şirketlere altın nakliyatı devam ediyordu. İran’daki petrol ve gazın büyük müşterilerinden olan Türkiye de enerji ödemelerini TL bazında depozito vererek bu boşluktan yararlandı. Sonrasında bu paralar Türkiye’den altın satın alınmasında, İranlı müttefikler tarafından kullanıldı. Mart 2012 ve Haziran 2013 arasında, 13 milyar dolar değerinde altın İran’a bu şekilde giriş yaptı.
Bu program kısa sürede Türkiye, İran ve Suudi Arabistan’da adı yolsuzluğa karışmış politikacılar ve ticaretçiler için ana gelir kaynağı oldu. Eski istihbarat yetkilisi şunları belirtti: Aracılar daima yaptıkları şeyi yaptılar: İşin yüzde 15’ini almak. CIA 2 milyar dolar kadar bir miktarın söz konusu olduğunu tahmin ediyor.” (...) Geçen yılın sonlarında Jonathan Schanzer ve Mark Dubowitz, Foreign Policy’de bir rapor yayımladı. Bu rapora göre, Haziran 2013’te Obama yönetimi altın boşluğu’nu kapattı; fakat kararın 6 ay süresince yürütmeye girmemesi için lobi faaliyetlerinde bulundu.”

***

Tarihlere dikkat isterim sevgili okur. Mayısta Erdoğan-Obama görüşmesi, haziranda Obama’nın 6 ay ertelemeli “altın boşluğunu” kapatma kararı. Haziran 2013’e 6 ay ekleyin, süre doldu mu? Doldu. Aralık 2013’e geleceksiniz; 17 Aralık 2013’e yani... Biz bu hikâyeyi de, aracıları da biliyoruz öyle değil mi? Biliyoruz.
Sevgili gazeteci kardeşlerim. Kaynak istiyor musunuz? Tapelere, kayıtlara yeniden bakmak ister misiniz? Meclis’teki fezlekelerin peşine düşecek misiniz? Yoksa Hersh’ün Türk vatandaşı olmadığını da unutup gayri milli mi ilan edeceksiniz?..
Biliyorsunuz bugünlerde ölçü millilik, milliyetçiliktir.
“Milli gazeteci” olmak istiyorsanız bu fırsatı kaçırmayın bence.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları